Herkese açık facebook hesabındaki fotoğrafın isim ve soyisim kullanılmadan başka bir facebook profilinde yayınlanması suç olarak nitelendirilemez.

Özel hayata ilişkin olmayan, herkese açık facebook profilinden kolaylıkla elde edilen fotoğrafların, ilgilinin isim ve soyismi kullanılmadan, sadece başka bir facebook profilinde yayınlanması eyleminin suç olarak kabul edilemeyeceği, bu eylemlerin yalnızca özel hukuk yaptırımlarına konu olabileceği…

İki yıldır fiilen ayrı yaşadığı eşinin boşanma ile ilgili düsüncelerini ögrenmek için sosyal paylaşım sitesinde açtığı sahte hesaba akrabasına ait fotoğrafı koyarak kendisini farklı bir kadın gibi tanıtması, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturur.

İki yıldır fiilen ayrı yaşadığı eşine karşı kendisini farklı bir kadın gibi tanıtıp, onun evlilikleri ve boşanma hakkındaki düşüncelerini öğrenmek isteyen sanık …’nin, uzaktan akrabası olması nedeniyle tanıdığı mağdurların günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdikleri tek kare fotoğrafını, facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde açtığı sahte hesaba, mağdurların rızasına aykırı biçimde kapak resmi olarak eklemesi biçiminde sübut bulan eyleminin,

TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna, aynı suçun mağdurlara karşı tek bir fiille işlenmesinden dolayı TCK’nın 43/2. madde ve fıkrası yollamasıyla aynı Kanun’un 43/1. madde ve fıkrasındaki zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına dair yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiş;

FACEBOOKTA PAYLAŞILAN BOŞANDIĞI EŞİ İLE BİRLİKTE GÖRÜLDÜĞÜ FOTOĞRAFLAR, SGK TARAFINDAN “EŞİ İLE BİRLİKTE YAŞADIĞI İDDİASI” İLE AYLIĞININ KESİLMESİNE DAİR VERİLEN KARARDA TEK BAŞINA DELİL OLAMAZ.

8 min read

Facebook üzerinden elde edilen davacının ve boşandığı eşinin birlikte görüldüğü fotoğraflara dayanılarak davacının aylığının kesildiği anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından da facebookta paylaşılan fotoğraflara vurgu yapılarak davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Bu nedenle maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için davacı ve boşandığı eşinin fiilen birlikte yaşayıp yaamadıklarının, yukarıda belirtilen hususlar ve ilkeler çerçevesinde araştırılarak, davacı ile boşandığı eşinin kayıtlı adresleri yönünden ayrı ayrı geniş kapsamlı, titizlikle ve gerekirse bilgi edinilen şahısların isim yada sıfatları da tutanağa eklenmek suretiyle, beyan edilen adreslerde fiilen oturup oturmadıkları, birlikte yaşayıp yaşamadıkları kolluk vd deliller marifetiyle araştırılmalı, ihtilaf konusu dönem içerisinde davacı ve eşinin kayıtlı adreslerinde görev yapan mahalle muhtar ve azalarının kanaat edinmeye yetecek sayıda tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, çelişki oluşursa giderilmeli; böylece “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun mevcut olup olmadığı, toplanan tüm kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.