Avukatın kararı temyiz etmemesi müvekkilin zararına sebep olmamış ise görevi ihmal suçu işlenmiş sayılamaz.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 6. kısmında yer alan “Avukatın Hak ve Ödevleri” başlığını taşıyan 34. maddesinde;

“Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”,

Avukatlık Kanunu’nun “İşi sonuna kadar takip etme zorunluluğu ve başkasını tevkil” başlıklı 171. maddesinin birinci fıkrasında;

“Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” şeklinde düzenlenen hükümlerle avukatların görevlerinden kaynaklanan yükümlülüklerine yer verilmiştir.

Yetki belgesi ile duruşmaya giren avukatın istinaf süresi içinde tebligatı iade etmesi halinde hak arama özgürlüğünün ihlal edilmemesi açısından gerekçeli karar dosyayı takip eden vekillerden birine tebliğ edilmelidir.

8 min read

Avukatlık Kanunu 56. maddesi gereğince vekaletname yerine geçmek üzere yetki belgesi düzenlendiğinin belirtildiği, Avukatlık Kanunu’nun 56. maddesine göre, usulüne uygun olarak düzenlenmiş olan yetki belgesinin vekaletname hükmünde olduğu, bu hükme göre yetkili avukatın, vekili olduğu taraf yönünden her türlü yetki ve sorumluluğu haiz olduğu, diğer taraftan Tebligat Kanunu’nun 32.maddesine göre usulsüz tebligatın öğrenilme tarihinin tebliğ tarihi sayılır.

GİDER AVANSI NEDİR?

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114/1-g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. “Harç ve avans ödenmesi” başlıklı 120. maddede ise; “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.

Hukuki Dinlenilme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir.

Mahkemece davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmeden, taraf teşkili sağlanmadan ve delillerini bildirmesi için süre verilmeden savunma hakkını kısıtlayacak şekilde davanın esasının incelenmesine geçilmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır.