Çok Okunanlar
Anasayfa » ÖRNEK DİLEKÇELER » İdare Mahkemesi-Göreve İade Talebi Dilekçe Örneği

İdare Mahkemesi-Göreve İade Talebi Dilekçe Örneği

İSTANBUL NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

YÜRÜTMEYİ DURDURMA İSTEMLİDİR!

 

DAVACI        :            ……………………-T.C. Kimlik No:

VEKİLLERİ:          

DAVALI        :            ………………….. Üniversitesi Rektörlüğü

………………..

KONU            :           Davacı müvekkil …………………… görevine son verilmesine ilişkin ………………… sayı ve ………… tarihli işlemin öncelikle yürütmesinin durdurularak iptaline ve davacının bu hukuka aykırı işlem dolayısıyla yoksun kaldığı parasal hakları ve diğer özlük haklarının tarafına ödenmesine karar verilmesi talebinden ibarettir.

TEBLİĞ TARİHİ:     25.01.2022

 

AÇIKLAMALAR:

 

1) Davacı müvekkil Yrd. Doç. Dr. ………….. …..  tarihinde davalı ……………. Üniversitesi bünyesinde göreve başlamıştır.

2) Davacının iş akdi ……… sayı ve …………. tarihli işlemle, “…………., bu fiilin karşılıklı güven ilişkisini zedelediği, doğruluk ve bağlılığa uymadığı İş Kanunu ve Borçlar Kanunu kapsamında yapılan hizmet sözleşmesinden kaynaklanan özen ve sadakat borcuna aykırı aykırılık teşkil ettiği, imzalanan sözleşme şartlarına ve işverenin emir ve talimatlarına uyulmadığı nedenleriyle sözleşmeniz ………… tarihi itibariyle sona erdirilmiştir” denilerek davacının görevine son verilmiştir.  (EK-1: İptale konu işlem) Kendisine ilgili işlem ………….. …. Noterliği kanalı ile ………….. yevmiye numarası ve ……………… tarihi itibariyle tebliğ edilmiştir. (EK-2 noter ihtarnamesi örneği)

3) İlgili işlem açıkça hukuka aykırıdır ve ivedilikle iptali gerekmektedir zira her şeyden önce “gerçeği yansıtmamaktadır”, başka bir “amacı” gizlemek için gerekçe üretilmiştir ve bu işlemle akademinin kamu hizmeti niteliği de hiçe sayılmıştır. Şöyle ki;

  • Davaya konu işlemde belirtilen gerekçe tamamen idari denetimi engellemeye / idari denetim makamı olan Sayın Mahkeme’yi yanıltmaya yönelik olarak hazırlanmıştır. Gerekçede .…….. atıf yapılmıştır. Oysa aşağıda sıralayacağımız bazı verilerle bu gerekçenin gerçeği yansıtmadığı açıkça görülecektir:
  • Anayasa, bilim özgürlüğü yanında Yükseköğretim kurumlarının özerkliğini güvence altına almak için bu kurumları, yönetimi ve çalışanlarının statüsünü diğer kamu görevlilerinden ayrı olarak düzenlemiştir. Gerçekten de Anayasa’nın 128. maddesi kamu görevlileriyle ilgili genel kurallara yer verirken, 130. madde hem Yükseköğretim Kurumlarını hem de bu kurumlarda çalışan öğretim elemanlarını özel olarak düzenlemektedir.
  • Anayasa’nın 130. maddesine göre “öğretim elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri… disiplin ve ceza işleri, malî işler, özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi kanunla düzenlenir”. Maddenin bütününden anlaşılabileceği gibi bu hususlar, herhangi bir yasada değil, Üniversite özerkliğini dikkate alacak ayrı bir yasada düzenlenecektir. Öğretim elemanlarının disiplin ve ceza işlerinin diğer memurlara yönelik genel yasalarda düzenlenmesi hem hizmetin gereklerine hem de bu konunun ayrı bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini açıkça düzenleyen Anayasa’nın 130. maddesine aykırıdır.
  • Nitekim öğretim elemanlarının disiplin suç ve cezaları Anayasa yürürlüğe girdiğinden beri, 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda düzenlenmektedir. 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun Disiplin ve Ceza İşleri başlığını taşıyan 53. maddesinin b bendi öğretim elemanlarına uygulanacak disiplin suç ve cezalarına ilişkindir. Maddenin 6528 sayılı Yasanın 7. maddesiyle değişen metni şu şekildedir: M.53/b. “Öğretim elemanları, memur ve diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir.”
  • Görüldüğü gibi ikinci cümle suç ve cezaları tanımlamamış, bu yetkiyi Yükseköğretim Kurulu’na bırakmıştır. Konu Anayasa Mahkemesi önüne götürülmüş, Anayasa Mahkemesi 14/1/2015 tarihli ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı karar ile kuralın ilk cümlesini Anayasa’ya uygun bulmuş ancak 2. cümlesini iptal etmiştir.
  • Anayasa Mahkemesi, kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim Kurulunca düzenlenmesini Anayasa’nın 38., 128. ve 130. maddelerine aykırı bulmuş ve iptal etmiştir.
  • Yasama yetkisi Anayasa’nın 7. maddesi gereği TBMM’dedir ve bu yetkinin Yükseköğretim Kuruluna devredilmesi mümkün olmadığından Anayasa Mahkemesi kararı ile sadece 2547 sayılı Kanun’un 53/b maddesinin 2. cümlesi iptal edilmemiş, aynı zamanda YÖK tarafından hazırlanan “Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği” de dolaylı yoldan uygulanamaz hale gelmiştir.
  • Anayasa’nın 27. maddesinde özel olarak düzenlenen bilim özgürlüğünün kullanıldığı, yine Anayasa’nın 130. maddesinin 1. fıkrası uyarınca özerk olması gereken Üniversitelerde çalışan akademik personele devlet memuru muamelesi yapılamaz. Devlet memurundan beklenen Devlete sadakat ödevi aynı şekilde öğretim üyesinden beklenemez, çünkü öğretim üyesi etik olarak bilimsel gerçekliğe ve evrensel ilkelere sadakat göstermelidir. Bu nedenle de, özellikle disiplin konularında 657 sayılı Yasanın muhatabı olamaz. Nitekim, bir çok konuda 657 Sayılı Yasada öngörülen disiplin suçları öğretim elemanlarına uygulanamaz niteliktedir. Uygulanmaları hem Anayasa’nın 27. maddesini hem de uluslararası insan hakları sözleşmelerini ihlal eder.
  • Davacı ……………………… sonradan çıkarılan bir Disiplin Yasası ile suç haline getirilmesi mümkün değildir. Bu tarihten sonra çıkarılacak bir hükümle cezalandırılmaları ise Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” hükmüne aykırı olacaktır. Bu nedenle anılan açıklamanın disiplin suçu olarak cezalandırılması hukuken mümkün değildir.
  • Davacı …………….. hakkında 2547 sayılı Kanuna veya Yüksek Öğretim Kurumları Yönetici, Öğretim elemanı ve Memurları disiplin Yönetmeliğine istinaden soruşturma açılaması, görevden uzaklaştırma kararı cezası verilmesi mümkün değildir. Davacı ……………..hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na istinaden de disiplin soruşturması açılaması 2547 sayılı Kanun’da tanımlanan öğretim elemanları devlet memuru olmadığından, Devlet Memurları Kanunu’nun genel hüküm olduğu gerekçesi ile öğretim elemanlarına uygulanması söz konusu olamayacaktır. Bu nedenlerle davacı ………………… hakkında görevden uzaklaştırma kararı hukuka aykırıdır.

 

  • Bütün bu verilerden de anlaşılacağı üzere davacı müvekkil aslında “hiçbir gerekçe olmaksızın” işten çıkartılmıştır.

4) Bilindiği üzere Anayasa’nın 130. maddesi ve 2547 Sayılı yasa hükümleri uyarınca, devlet veya vakıflar tarafından kurulmuş olması fark etmeksizin, bütün yükseköğretim kurumları kamu tüzel kişiliğine sahiptir ve kamu hizmeti olan eğitim ve öğretim hizmetini aynı esaslara tabi olarak yerine getirmektedir. Bu çerçevede vakıf yüksek öğretim kurumları akademik personel de idare hukuku kurallarına göre, idari hizmet sözleşmesi ile istihdam edilmektedir.

5) Yapılan işlem kamu hizmetinin sürekliliği ilkesine, yasal yönetim ilkesine, kamu yararı ve hizmetin gereklerine açıkça aykırıdır.

6) Müvekkilin görevine son verilmesi kamu hizmetinin sürekliliğine aykırı olup, aynı zamanda kamu hizmetinin niteliğini de sakatlamaktadır. Zira halihazırda üniversite bünyesinde öğretim elemanı açığı yaşanmaktadır. Bütün bu nedenlerden ötürü müvekkilime olan ihtiyaç hususları halen devam etmesine rağmen görevine son verilmesi açıkça hukuka aykırıdır ve davalı idarenin bu konudaki keyfiyetini göstermektedir.

 

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEBİMİZE İLİŞKİN:

 

1) Bilindiği üzere yürütmenin durdurulması, hukuka aykırılığın açık olması ve/veya işlemden doğan hukuki zararın telafisinin güç olması durumlarında söz konusu olabilir.

2) Davacı hakkında gerçekleştirilen göreve son verilmesi işleminin hukuka aykırılığı ilk bakışta değerlendirilebilecek açıklıktadır. Tekrar burada özetlersek;

* Davacı ………………………. …….. sonradan çıkarılan bir Disiplin Yasası ile suç haline getirilmesi mümkün olmadığı gibi, bildirgenin imzalandığı ve açıklamanın yapıldığı tarihte eylemine uygun cezalandırmayı gerektiren bir kural da mevcut değildir. Bu tarihten sonra çıkarılacak bir hükümle cezalandırılmaları ise Anayasa’nın 38. maddesinde yer alan “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” hükmüne aykırı olacaktır.

* Müvekkilin görevine son verilmesi kamu hizmetinin sürekliliğine aykırı olup, aynı zamanda kamu hizmetinin niteliğini de sakatlamaktadır. Zira hali hazırda üniversite bünyesinde öğretim elemanı açığı yaşanmaktadır. Davacının görevinin sonlandırılmasının telafisi güç zararlara yol açtığı ise tartışmasız bir husustur.

3) Kısacası davacının görevinin sonlandırılması konulu işlem, davacının aylıktan yoksun kalması gibi bir sonuç içermesinin yanı sıra ve bundan daha da önemlisi, davalı üniversite bünyesindeki öğrencilerin eğitim hakkının telafisi mümkün olmayacak bir şekilde zedelenmesine yol açmaktadır.

4) Halbuki müvekkilin en azından dava sonuçlanıncaya kadar üniversitedeki görevini sürdürmesinde, kamu yararına ve kamu düzenine aykırı hiçbir durum söz konusu olmadığı gibi yürütmenin durdurulması müessesinin asli fonksiyonu olan dava sonuna kadar mağduriyetlerin önlenmesi amacına da son derece uygun olacaktır.

5) Bütün bu nedenlerden ötürü, davacının görevinin sonlandırılmasına yol açan ilgili işlemin öncelikle yürütmesinin durdurulmasını istemek bir zorunluluktur.

 

HUKUKİ NEDENLER       : Anayasa ilgili maddeler, İdari Yargılama Usul Kanunu ile ilgili maddeler, Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliği, 2547 Sayılı yasa ve ilgili mevzuat

DELİLLER              : Ekte sunduğumuz belgeler ve diğer her türlü delil

İSTEM VE SONUÇ : Gerek yukarıda açıklanan, gerekse doğrudan göz önünde bulundurulacak olgu ve nedenlerle;

  1. Öncelikle Anayasa md. 130 başta olmak üzere, 2547 Sayılı yasaya ve akademik personel ile ilgili yerleşik tüm hukuk kurallarına aykırı olan T.C. …………………. Üniversitesi Rektörlüğü’nün ………………. sayı ve ……………. tarihli “görevin sona erdirilmesi” işleminin davalı idarenin cevabı beklenmeden, beklenecekse süresi kısaltılarak savunmasının alınması ve yasal koşulları oluştuğundan yürütmenin durdurulmasına,
    1. Ardından yapılacak incelemeler ışığında dava konusu T.C. ………….. Üniversitesi Rektörlüğü’nün ………… sayı ve ……………. tarihli “görevin sona erdirilmesi” işleminin iptaline, davacının yoksun kaldığı parasal hakların yasal faizi ile birlikte tazminivetüm özlük haklarının iadesine karar verilmesini,
    1. Yargılama gideri (davacı müvekkil tarafından ekte belgesini sunduğumuz Noter kanalı ile gönderilmiş ihtarname masrafı da dahil) ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine saygılarımla arz ve talep ederim. 10.02.2022

 

Davacı Vekili

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir