
TANIK NEDİR?
Tanık, kendisine karşı yürütülmeyen bir ceza soruşturmasında, olay hakkında beş duyusu ile edindiği algılamaları ifadesiyle açığa vuran kişidir.
Tanık beyanları da usulünce elde edildiğinde ceza yargılamasında önemli bir delil niteliğini haizdir. Herkes tanık olma ehliyetine sahip olduğundan çocuklar ve akıl hastalarının da tanıklığına başvurabilecektir.
Ancak tanığın anlatımlarına itibar edilip edilmeyeceği yargılama makamının takdirindedir.
TANIK DİNLEMEYE YETKİLİ MAKAM
Ceza muhakemesinde, tanık dinlemeye yetkili makam:
– Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı,
-Kovuşturma evresinde ise mahkeme, naip hakim veya istinabe olunan hakimdir.
Tanıklık, kamu hukukundan doğan toplumsal bir ödevdir. Bu nedenle tanığın, hukuka uygun olarak yapılan davet üzerine adli makamlar önüne gelmek, bildiklerini doğru olarak anlatmak ve yemin etme ödevi bulunmaktadır.
Tanıkların dinlenme usulüne ilişkin olarak Ceza Muhakemesi Kanunu’nda birtakım düzenlemeler yer almaktadır.
Bu bağlamda CMK’nın “Duruşmanın başlaması” başlıklı 191. maddesi;
“(1) Sanığın ve müdafiinin hazır bulunup bulunmadığı, çağrılmış tanık ve bilirkişilerin gelip gelmedikleri saptanarak duruşmaya başlanır. Sanık, duruşmaya bağsız olarak alınır. Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın başladığını, iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar.
(2) Tanıklar duruşma salonundan dışarı çıkarılırlar.
(3) Duruşmada, sırasıyla;
a) Sanığın açık kimliği saptanır, kişisel ve ekonomik durumu hakkında kendisinden bilgi alınır,
b) (Değişik: 24/11/2016-6763/29 md.) İddianame veya iddianame yerine geçen belgede yer alan suçlamanın dayanağını oluşturan eylemler ve deliller ile suçlamanın hukuki nitelendirmesi anlatılır,
c) Sanığa, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu ve 147 nci maddede belirtilen diğer hakları bildirilir,
d) Sanık açıklamada bulunmaya hazır olduğunu bildirdiğinde, usulüne göre sorgusu yapılır.”
TANIKLARIN DİNLENMESİ
“Tanıkların dinlenmesi” başlıklı 52. maddesi ise;
“(1) Her tanık, ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenir.
(2) Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya kimliğin belirlenmesine ilişkin hâllerde birbirleri ile ve şüpheli ile yüzleştirilebilirler.
(3) Tanıkların dinlenmesi sırasındaki görüntü veya sesler kayda alınabilir. Ancak;
a) Mağdur çocukların,
b) Duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin,
Tanıklığında bu kayıt zorunludur.
(4) Üçüncü fıkra hükmünün uygulanması suretiyle elde edilen ses ve görüntü kayıtları, sadece ceza muhakemesinde kullanılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Anılan Kanun’un 52. maddesinin birinci fıkrasına ilişkin kanun taslağı gerekçesinde; “Tanıklar, dava konusu olay hakkında bildiklerini doğru ve eksiksiz anlatmakla yükümlü olduklarından, madde bunun gerçekleşmesi için tanıkların birbirlerini etkilememeleri ve yönlendirmemeleri maksadıyla her tanığın ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenmesi gerektiğini hükme bağlamıştır.” açıklaması yer almaktadır.
Bu hususta öğretide; “Tanıkların beyanda bulunduktan sonra duruşma salonundan çıkartılmaları gerekir. Aksi takdirde yeniden dinlenmesi gereken tanık, duruşmada dinlenen diğer tanıkların veya sanığın söylediklerini duymuş olacağı için bunların etkisinde kalarak beyanda bulunabilir. Örneğin dava konusu olayın nasıl olduğunu benzer şekilde anlatan tanıkları gören başka bir tanığın yeniden beyanda bulunurken diğer tanıkların olayı daha doğru hatırladığını kabul etmesi ve yalan söylediğinin düşünülmemesi için diğerleriyle aynı yönde beyanda bulunması mümkündür.” şeklinde görüşler bulunmaktadır.(1)
Duruşmayı icra edecek olan mahkeme tarafından CMK’nın 191. maddesi gereği öncelikle tanıkların gelip gelmedikleri saptanacak, hazır olmaları durumunda duruşma salonundan çıkmaları sağlanacaktır.
Ardından 52. maddeye göre her tanık, ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın huzura alınarak dinlenecektir. Bir tanık dinlenirken, kendisinden sonra dinlenecek tanıklar duruşma salonunda bulunmamalıdır. Burada amaç tanıkların, yargılamaya konu eylemle ilgili bildiğini, gördüğünü ve duyduğunu tarafsız ve yorumsuz bir şekilde, yani olduğu gibi anlatmalarını, taraflardan ve duruşma sürecinden etkilenmemelerini temin etmektir.
Tanığın duruşma salonunda kalması halinde sorgulanan sanığı, beyanı alınan mağduru veya diğer tanıkları dinleyecek olmasından dolayı ifadesini şekillendirme olasılığı bulunur. Ayrıca bu sayede, yalan beyanda bulunan tanık bunu mahkemenin tespit etmesini zorlaştıracak ya da engelleyecek derecede tutarlı bir hâle getirme imkânına da kavuşmuş olacaktır.
Dolayısıyla tanıkların ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanlarında bulunmaksızın dinlenmesi ve bu hususun denetime imkân vermesi açısından duruşma tutanağına kaydedilmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Kaynaklar :
- Devrim Güngör, Ceza Muhakemesinde Tanık Beyanının Delil Değeri Üzerine Bazı Tespit ve Değerlendirmeler, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.6, S.2, 2015, s. 345)
- Ceza Genel Kurulu 2019/371 E. , 2020/422 K.
Ceza yargılamasında her tanık, ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenir.
Tanıkların dinlenmesi sırasındaki görüntü veya sesler kayda alınabilir.
Ancak mağdur çoçukların ve duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişiler dinlenirken kayıt alınması zorunludur.
Tanığa dinlenmeden önce, gerçeği söylemesinin önemi, gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı, doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği bildirilir. Ceza yargılamasında kural olarak tanıklar yemin ettirilerek dinlenir. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcıları da tanıklara yemin verirler.
Ancak bazı tanıklar yeminsiz dinlenirler. Bunlar CMK madde 50 de belirtilmiştir.
Tanıklıktan çekinebilecek olup da çekinmeyen kişiler,
dinlenme sırasında onbeş yaşını doldurmamış olanlar,
ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar ile
soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar yeminsiz dinlenirler.
Tanıklar, tanıklıktan önce ayrı ayrı yemin ettirilmelidir. Tanığa verilecek yemin, “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” şeklindedir.
Yemin verilmeyen tanıklar
Madde 50 – (1) Aşağıdaki kimseler yeminsiz dinlenir:
a) Dinlenme sırasında onbeş yaşını doldurmamış olanlar.
b) Ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar.
c) Soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar.
Tanıklıktan çekinebilecek kimsenin çekinmemesi
Madde 51 – (1) 45 inci madde gereğince tanıklıktan çekinebileceklere yemin verip vermemek hâkim veya mahkemenin takdirine bağlıdır. Ancak, tanık yemin etmekten çekinebilir. Bu hususun kendisine bildirilmesi gereklidir.
Tanıkların dinlenmesi
Madde 52 – (1) Her tanık, ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenir.
(2) Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya kimliğin belirlenmesine ilişkin hâllerde birbirleri ile ve şüpheli ile yüzleştirilebilirler.
(3) Tanıkların dinlenmesi sırasındaki görüntü veya sesler kayda alınabilir. Ancak;
a) Mağdur çocukların,
b) Duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin,
Tanıklığında bu kayıt zorunludur.
(4) Üçüncü fıkra hükmünün uygulanması suretiyle elde edilen ses ve görüntü kayıtları, sadece ceza muhakemesinde kullanılır.
Tanığa görevinin önemini anlatma
Madde 53 – (1) Tanığa;
a) Dinlenmeden önce, gerçeği söylemesinin önemi,
b) Gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı,
c) Doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği,
d) Duruşmada mahkeme başkanı veya hâkimin açık izni olmadan mahkeme salonunu terk edemeyeceği,
Anlatılır.
Tanıklara yemin verilmesi
Madde 54 – (1) Tanıklar, tanıklıktan önce ayrı ayrı yemin ederler. Gerektiğinde veya bir kimsenin tanık sıfatıyla dinlenilmesinin uygun olup olmadığında tereddüt varsa yemin, tanıklığından sonraya bırakılabilir.
(2) Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcıları da tanıklara yemin verirler.
Yeminin biçimi
Madde 55 – (1) Tanığa verilecek yemin, tanıklıktan önce “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” ve 54 üncü maddeye göre tanıklıktan sonra verilmesi hâlinde “Bildiğimi dosdoğru söylediğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” biçiminde olur.
(2) Yemin edilirken herkes ayağa kalkar.