
- “Fikri içtima” ve “farklı neviden fikri içtima” kavramları TCK’nın 44. maddesinde düzenlenmiştir. “Görünüşte İçtima” ise Kanunda düzenlenmemiştir.
- Tek fiille birden fazla suç normunun ihlali hâlinde, bu normlar arasındaki içtima ilişkisi ya “farklı neviden fikri içtima” ya da “görünüşte içtima” kapsamında kalmaktadır.
- Farklı neviden fikri içtima TCK’nın 44. maddesinde;
- “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş olup bu hükmün uygulanabilmesi için işlenen bir fiille birden fazla farklı suçun oluşması gerekmektedir. Kanun koyucu, işlediği bir fiille birden fazla farklı suçu işleyen failin, fiilinin tek olması nedeniyle en ağır ceza ile cezalandırılmasını yeterli görmüş, bu şekilde “non bis in idem” kuralı gereğince bir fiilden dolayı kişinin birden fazla cezalandırılmasının da önüne geçilmesini amaçlamış, “erime sistemi”ni benimsemek suretiyle, bu suçlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı ceza verilmesi ile yetinilmesini tercih etmiştir.
- Görünüşte içtima ise çeşitli normların aynı fiille ilgili görünmelerine rağmen, aslında bunlardan yalnız birinin uygulanabilmesidir. (1)
- Görünüşte içtima kanunda düzenlenmemiştir, ancak ceza normlarının birbirleriyle olan ilişkisi ve bunların yorumundan aynı fiille ilgili görülen çeşitli normlardan sadece birinin uygulanabileceği sonucuna varmak mümkün olduğundan, kanun koyucunun görünüşte içtima şekillerine yer vermesi gerekmemektedir (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara Eylül 2015, 8. Bası, s. 519.).
- Fikri içtima ve görünüşte içtimanın ortak özelliği fiilin tek ve aynı olmasıdır. Ancak fikri içtima hükmünün uygulanabilmesi için görünüşte içtima hâllerinden birinin bulunmaması gerekmektedir. Bu nedenle, tek fiille ilgili suç tipleri arasında öncelikle görünüşte içtima ilişkisinin bulunup bulunmadığının tespiti gerekli olup görünüşte içtima ilişkisinin bulunması, fikri içtima hükmünün uygulanmasına engel teşkil eder.
- Fikri içtimanın görünüşte içtimadan en önemli farkı, fikri içtima hâlinde sebebiyet verilen suç tiplerine ilişkin normların hepsinin uygulanabilmesine karşılık görünüşte içtimada normlardan sadece birinin uygulanabilir olmasıdır. Başka bir deyişle, görünüşte içtima hâlinde gerçekte sadece bir norm ihlal edilmekte olup diğer normların ihlali sadece görünüştedir. Çünkü suç tiplerine ilişkin normların hepsi fiilin haksızlık muhtevasını tümü ile kapsamakla beraber gerçekte uygulanacak olan norm, haksızlık muhtevası itibarı ile diğer normları da tüketmekte, tüm normlar haksızlık ilişkisi bakımından tamamen örtüşmektedir. Dolayısıyla, normlardan sadece biri gerçekte uygulanma kabiliyetine sahiptir. (2)
- Görünüşte içtima hâllerinde hangi kanunun uygulanması gerektiği, “tüketen-tüketilen norm ilişkisi”, “yardımcı (tali) normun sonralığı” ve “özel normun önceliği” gibi ilkelere göre belirlenmektedir. Konumuzla ilgisi bakımından “özel normun önceliği” ilkesi üzerinde durulması gerekmektedir.
- Genel norm ile aynı hukuki yararı koruyan özel norm, genel normun tüm unsurlarını taşımakla birlikte genel normda yer almayan özel bazı unsurları da ihtiva etmektedir. Böyle bir durumda “özel normun önceliği” ilkesi uyarınca olaya genel norm değil özel norm uygulanacaktır. Suçun temel ve nitelikli hâlleri arasındaki ilişki, özgü suç ve genel suç arasındaki ilişki ile genel ve özel kanun arasındaki ilişki, özel-genel norm ilişkisi içinde değerlendirilmektedir. (3)
- Diğer bir ifade ile özel norm-genel norm türünde bir içtima ilişkisinin söz konusu olabilmesi için özel normun ihlal edildiği her durumda genel normun da evleviyetle ihlal edilmiş olması gerekir. Örneğin, 5237 sayılı Kanun’da zimmet suçunu düzenleyen 247. madde hükmü genel norm niteliğinde iken 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 160. maddesinde düzenlenmiş olan zimmet suçu özel norm niteliği taşıdığından, Bankacılık Kanunu kapsamındaki bir banka görevlisinin zimmet suçunu işlemesi durumunda özel normun önceliği ilkesi gereğince 5237 sayılı TCK’nın 247. maddesi değil Bankacılık Kanunu’nun ilgili hükmü uygulanmalıdır.
- Bu itibarla, suç üstlenme suçunun oluştuğu her durumda suçluyu kayırma suçunun da oluştuğundan söz edilemeyeceğinden, yasal unsurları bakımından farklılık gösteren suç üstlenme suçu ile suçluyu kayırma suçu arasında özel norm-genel norm türünde bir görünüşte içtima ilişkisinin söz konusu olmadığı kabul edilmelidir.
- Bu konuda örnek vermek gerekirse suçluyu kayırma suçunun suç üstlenmek suretiyle işlendiği durumlarda hem suç üstlenme suçu hem de suçluyu kayırma suçu oluşmaktadır.
- Bu durumda TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen “Fikri içtima” kuralı uyarınca işlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren failin, TCK’nın 270. maddesinde düzenlenen “Suç üstlenme” suçuna göre daha ağır cezayı gerektiren “Suçluyu kayırma” suçundan TCK’nın 283/1. maddesi uyarınca cezalandırılması gerekmektedir.
- Böyle bir durumda suç üstlenme suçunun suçluyu kayırma suçuna göre özel norm niteliğinde olduğu kabul edilerek, suçluyu kayırma suçunu suç üstlenmek suretiyle işleyen failin daha az ceza gerektiren suç üstlenme suçundan sorumlu tutulup aynı saikle hareket eden diğer faillerin (sanık veya mahkûmu saklayan, başka bir ülkeye kaçıran vb.) daha ağır cezayı gerektiren suçluyu kayırma suçundan sorumlu tutulmaları kanun koyucunun amacı ile bağdaşmayacağı gibi ceza adaletinin sağlanması gayesinin de zedenlenmesine yol açacaktır.
- Soyunma odasına girilerek farklı kişilere ait eşyaların çalınmasında CGK ( 14.11.2019, E. 2019/13-98, K. 2019/661; 01.12.2020, E. 2018/247, K. 2020/494) fikri içtimanın uygulanmasını kabul etmezken, birden fazla suçun oluştuğunu belirtirken,
- Yargıtay 6. Ceza Dairesi benzer olaylarda fikri içtimanın uygulanmasını benimsemektedir ( Yargıtay 6. CD, 8.12.2021, E. 2021/3317, K. 2021/19091; 8.12.2021, E. 2021/3991, K. 2021/19114).
Kaynaklar :
- Kayıhan İçel, Suçların İçtimaı, İstanbul, 1972, s. 167.
- Neslihan Göktürk, Fikri İçtima, Adalet Yayınevi, Ankara 2013, s. 73-74.
- M. Emin Artuk-A. Gökcen- A. Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s. 636; Veli Özer Özbek, Mehmet Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 6. Bası, 2015, s. 612-613; Berrin Akbulut, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3. Bası, Adalet Yayınevi, Ankara, 2016, s. 685-686; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, 8. Bası, Ankara, 2015, s.520.
- Ceza Genel Kurulu 2018/250 E. , 2020/520 K.
- AİHM Yalçınkaya kararı benzer davalar için emsal teşkil eder mi?
- İş kazasında zamanaşımı süresi 10 yıldır. Bedensel zararın gelişme gösterdiği durumlarda zamanaşımı, kesin maluliyetin tespit edildiği tarihten itibaren başlar.
- Başkasının Whatsapp profil resmini kaydetmek, verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme suçunu oluşturur mu?
- Hisse devri sözleşmelerinden damga vergisi alınamaz.
- Whatsapp grup konuşmaları gizlilik içeren kişisel veri niteliğinde olduğundan, salt nasıl temin edildiği anlaşılamayan bu yazışmalara dayanılarak iş akdinin feshi haksızdır.