Eklenti-Teferruat Haczedilebilir mi?

  • Eklenti-Teferruat Haczedilebilir mi?
  • ➡️ Mütemmim Cüz-Bütünleyici Parça Haczedilebilir mi?
  • Eklenti Nedir?
  • ➡️ Eklenti TMK’nın 686. maddesinin 2. fıkrasında “…asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır” şeklinde tanımlanmaktadır.
  • ➡️ Eklenti (teferruat) asıl şeyden ayrılması mümkün olduğundan kural olarak eklentilerin taşınmazdan ayrılması mümkündür. Eklenti asıl şeyden bağımsız bir hukukî varlık olarak ayni bir hak konusudur. Bu nedenle eklentinin asıl şeyden ayrı olarak devredilmesinde veya haczedilmesinde hukukî bir engel yoktur.
  • Eklenti-Teferruat Haczedilebilir mi?
  • Kural olarak eklentinin, taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkündür. Yani alacaklılar, ana taşınmazı satmadan, binada bulunan eklenti niteliğindeki malları ayrı ayrı haczettirebilir ve sattırabilirler. Zira, eklentinin, taşınmaz yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı değiştirilmeden ondan ayrılması mümkündür.
  • ➡️ İstisnası-Taşınmaz rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan eklenti ;
  • Ancak İİK’nın 83/c maddesi; Taşınmaz rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan eklenti taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez. Türk Medeni Kanunu’nun 862 nci maddesi hükmü saklıdır” şeklinde düzenlenmiştir.
  • ➡️ İcra ve İflas Kanunu’nun 83/c maddesinin uygulanabilmesi için mahcuzun ipotek akit tablosunda yazılı olması yetmez. TMK’nın 686. maddesinde tarif edilen şekilde eklenti niteliğini taşıması da zorunludur. Ayrıca ipotek akit tablosunda yazılı olmasa dahi, TMK’nın 862. maddesi uyarınca rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılacağı ve taşınmazın haczi, onun bütünleyici parçalarını (TMK m. 684) ve eklentilerini de (TMK m.686) kapsayacağından bütünleyici parça ve eklentilerinin haczi mümkün değildir. İİK’nın 83/c maddesinin uygulanabilmesi için haczedilen malların, TMK’da düzenlendiği şekilde bütünleyici parça ve eklenti olduklarının belirlenmesi gerekli ve yeterlidir.
  • ➡️ Türk Medeni Kanunu’nun 686. maddesinin 2. fıkrasına göre bir şeyin eklenti sayılabilmesi için üç unsur gereklidir:
  • Birincisi, ancak bir taşınır mal eklenti olabilir.
  • İkincisi, eklenti ile asıl şey arasında dışarıdan görülüp anlaşılabilecek bir bağlılık olmalıdır. TMK’nın 686. maddesinin 2. fıkrasında bu bağlılığın birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınma şeklinde olacağı ifade edilmiştir. Bu bağlılığın maddi bir bağlılık biçiminde olması gerekmez. Bu bağlılığın bütünleyici parçada olduğu kadar sıkı olması da gerekmez. Bu bağlılık eklentinin asıl şeyin ekonomi amacına hizmet etmesi ve bunun üçüncü kişiler tarafından anlaşılabilmesidir. Anılan maddenin 3. fıkrasında eklentinin asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmeyeceği de belirtilmiştir.
  • Üçüncüsü ise; özgüleme amacıdır. Bir taşınır malın asıl şeyin eklentisi sayılabilmesi için, asıl şeyin işletilmesini, korunmasını veya ondan yaralanılmasını sağlamak üzere onun ekonomik amacına sürekli bir biçimde özgülenmiş olması gerekir. Bir malın diğer şeyin ekonomik amacına özgülendiği ya malikin açık arzusundan ya da yerel âdetlerden anlaşılmalıdır. Bir malın diğerinin ekonomik amacına özgülenmesi konusunda Tapu Sicil Tüzüğü’nün 53. maddesine göre tapu kütüğünün beyanlar sütununa yapılan kayıt malikin özgüleme arzusunu gösterir ve beyanlar sütununda eklenti olarak gösterilen şeylerin eklenti sayılmasına ilişkin bir karine teşkil eder (TMK m. 862/II). Ancak beyanlar sütununa yapılan kayıt eklenti için aranan diğer bütün unsurlar bulunmadıkça bir malın eklenti niteliği taşımasını sağlamayacağı gibi taşınır mal tapu kütüğünün beyanlar sütununa eklenti niteliğinde olarak kaydedilmese dahi yerel âdetlere göre özgüleme unsurunun ve diğer unsurların bulunması durumunda eklenti niteliğinde olur.
  • ➡️ Türk Medeni Kanunu’nun 687. maddesinde belirtilen durumlarda özgüleme amacı bulunmadığından eklenti niteliğinin olmayacağı ifade edilmiştir; “… Asıl şeye zilyet olan kimsenin sadece geçici olarak kullanması veya tüketmesi için özgülenen ya da asıl şeyin özel niteliği ile herhangi bir ilişkisi bulunmadan sadece korunmak, satılmak veya kiraya verilmek üzere onunla birleştirilen şeyler eklenti sayılmaz…”.
  • ➡️ Türk Medeni Kanunu’nun 862. maddesi ise;
  • “… Rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılar.
  • Rehnin kuruluşu sırasında makine, otel döşeme eşyası gibi açıkça eklenti olarak gösterilen ve tapu kütüğünde beyanlar sütununa yazılan şeyler, kanuna göre bu nitelikte olamayacakları ispat edilmedikçe eklenti sayılır.
  • Üçüncü kişilerin eklentiler üzerindeki hakları saklıdır…” hükmünü içermektedir.
  • ➡️ Bu düzenlemeye göre rehin, taşınmazı bütünleyici parça ve eklentileriyle birlikte yükümlü kılar. Maddenin 2. fıkrasında tapu kütüğünün beyanlar sütununa yapılacak kaydın eklenti bakımından bir karine meydana getireceği belirtilmiştir. Bu hükme göre taşınmazın eklentisi durumunda olan taşınır mal tapu kütüğünde beyanlar sütununa kaydedilmese de rehin kapsamına girer. Diğer taraftan yukarıda belirtildiği gibi beyanlar sütununa kaydedilmiş bir taşınır mal yasada sayılı bulunan diğer unsurları taşımaması durumunda eklenti niteliğinde olamayacağından bu kaydın tek başına bir değeri de yoktur. Dolayısıyla beyanlar sütunundaki eklentiye ilişkin kayıt sadece aksi ispatlanabilecek bir karine oluşturur.
  • ➡️ İpotek alacaklısı, haczedilen şey ipotekli taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde ise TMK’nın 684. maddesi hükmüne göre veya eklenti niteliğinde ise İİK’nın 83/c maddesi hükmüne göre taşınmazdan ayrı haczedilemeyeceğini şikâyet yolu ile ileri sürebilir.
Editör http://sanalhukuk.org

Güncel ve Güvenilir Hukuki Bilgi

Daha Fazla

+ There are no comments

Add yours