
AYM; düzenlenmek istenen oturma eylemin hukuka aykırı olarak ve orantısız güç kullanılarak engellenmesi-toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği…
Anayasa Mahkemesi Elif Kulak ve diğerleri, B. No: 2020/34033, 6/10/2022, Kararı

Anayasa Mahkemesi, düzenlenmek istenen oturma eyleminin hukuka aykırı olarak ve orantısız güç kullanılarak engellenmesinin, bu nedenle sorumlu kolluk görevlileri hakkında açılan ceza soruşturmasının sonuçsuz kalmasının ve tam yargı davasının reddedilmesinin başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile kötü muamele yasağını ihlal ettiği iddialarına ilişkin başvuruda; başvurucunun başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine,
Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA karar verdi.
Karar bugün (04.11.2022) Resmi Gazete’de Yayımlandı.
Anayasa Mahkemesi kararın gerekçesinde;
Valilik, etkinlikleri yasaklamaya yönelik ilgili kararına dayanak olarak 2911 sayılı Kanun’un 17. ve 22. maddeleri ile 5442 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (C) bendini göstermiştir.
2911 sayılı Kanun’un 17. maddesi gereğince bir toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahale edilebilmesinin koşulları şöyledir:
i. Müdahalenin millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacını taşıması
ii. Müdahalenin belirli bir toplantıya yönelik olması
iii. Toplantıya yönelik ertelemenin bir ayı aşmaması
iv. Suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlikenin mevcut olması hâlinde toplantının yasaklanabilmesi
66. 2911 sayılı Kanun’un 22. maddesinin birinci fıkrasında; parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde, bunların eklentilerinde, Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kilometre uzaklıktaki alan içinde kategorik olarak toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesi yasaklanmıştır. Anılan maddenin ikinci fıkrasında ise iki koşulun birlikte gerçekleşmesi hâlinde valilik ve kaymakamlıklara toplantı ve gösteri yürüyüşüne ilişkin düzenleme yapabilme yetkisi verilmiştir. Bahsi geçen koşullar şöyledir:
i. Genel meydanlarda yapılan bir toplantı olması
ii. Halkın ve ulaşım araçlarının gelip geçmesini sağlamak amacına yönelik olması
5442 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (C) bendinin ikinci fıkrası gereğince valinin toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahale edilebilmesinin koşulları ise şöyledir:
i. Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğuna ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunması
ii. On beş günün geçilmemesi
Görüldüğü üzere kanun koyucu, her iki Kanun yönünden de toplantıya ve gösteri yürüyüşüne müdahale edilebilmesi için belirli şartların sağlanmasını ve belirli sürelerle müdahale edilebileceğini düzenlemiştir. 5442 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (C) bendi uyarınca yasaklama süresi on beş günle sınırlanmışken 2911 sayılı Kanun’un 17. maddesi uyarınca ancak belirli bir toplantı ve gösteri yürüyüşü ancak bir ayla sınırlı olmak üzere ertelenebilir. Bu kapsamda somut olayda her iki kuralın da Valiliğin başvuru konusu belirsiz süreli yasaklama kararının dayanakları olarak kabulü mümkün olmamıştır (Zeytin Dalı operasyonu devam ettiği sürece şeklinde bir yasak süresi öngörülmesinin kanunilik şartını sağlamadığına ilişkin benzer değerlendirmeler için bkz. Onur Erden, B. No: 2019/5403, 31/3/2022, § 41; Eser Budak, B. No: 2020/12955, 13/4/2022, § 38).
Öte yandan 2911 sayılı Kanun’un 22. maddesinin ikinci fıkrası, idareye yasaklama yetkisi vermemektedir. Anılan Kanun maddesi valiliğe, genel yollarda yapılacak toplantılarda sınırlı olmak üzere araç ve yaya trafiğinin aksamaması amacına matuf düzenleme yapma yetkisi tanımaktadır. 2911 sayılı Kanun’un 22. maddesinin de Valiliğin somut başvuruya konu süresiz yasaklama kararının dayanağı olamayacağı anlaşılmıştır.
Bu kapsamda başvuruya konu müdahaledeki asıl sorun, Valiliğin yetkisini belirli bir toplanma ya da protesto eylemine yönelik bir tedbir alınması amacıyla değil belirsiz süreyle geçerli, önleyici bir yasaklama şeklinde kullanmasıdır. Nitekim dayanılan Kanun hükümleri uyarınca da ikinci bir emre kadar şeklinde bir yasak süresi belirlenemeyeceği gibi Anayasa Mahkemesine hâlihazırda anılan yasaklama kararına dayanak olabilecek başka bir kanun hükmünün bulunduğu da gösterilememiştir.
Açıklanan gerekçelerle Valiliğin 8/10/2018 tarihli yasaklama kararından yaklaşık altı ay sonra -19/4/2019 tarihinde- gerçekleştirilen bir toplantıya yönelik müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde açıkça emredilen kanunilik ölçütünü karşılamadığı değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak başvurucuların Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Ifadelerine yer vermiştir.
Anayasa Mahkemesi
Açıklanan gerekçelerle;
2. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
Karar verdi.