Gündem
Anasayfa » HMK » Yargıtay uygulamasına göre farklı alacak kalemleri için ayrı ayrı ıslah dilekçesi verilmesi mümkündür.

Yargıtay uygulamasına göre farklı alacak kalemleri için ayrı ayrı ıslah dilekçesi verilmesi mümkündür.

ÖZET:

  • Davacı 17.06.2016 tarihli dilekçesi ile fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ücretleri ve ilave tediye alacağını, ek rapor tanziminden sonra ise, 08.02.2017 tarihli dilekçesi ile ücret farkı, sosyal yardım, ikramiye, cumartesi ve pazar zammı alacakları ile iş güçlüğü tazminatı ve bakım tazminatı taleplerini ıslah ettiğini bildirmiştir. Her iki dilekçesinin ardından ıslah harcını da yatırmıştır.
  • Davaya konu tazminatlar ve alacakların ayrı ayrı açılabilecek davalarda talebi mümkün iken aynı dava dilekçesinde talep edilmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 110. maddesi kapsamında “davaların yığılması” olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle her bir alacak kalemi için ayrı ayrı ıslah veya talep artışı işleminin uygulanmasına engel bir durum yoktur.
  • Davaların yığılması ilkesine göre esasen birden fazla dava ve talep söz konusu olup, diğer taleplerle ilgili talep artışı ikinci ıslah olarak değerlendirilemez.
  • Somut uyuşmazlıkta; davacı iki kez ıslah dilekçesi sunmuş ise de, her iki dilekçesinde de ayrı ayrı alacaklarını ıslah etmiştir. Başka bir anlatımla bir alacağın iki kez artırılması söz konusu değildir. Dairemiz uygulamasına göre farklı alacak kalemleri için ayrı ayrı ıslah dilekçesi verilmesi mümkündür.

Karar İçeriği

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi

2021/9897 E. , 2021/14096 K.

“İçtihat Metni”
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : … 27. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 24. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; müvekkilinin 29.08.2002 tarihinden iş sözleşmesinin davalı yanca haksız olarak feshedildiği 31.08.2013 tarihine kadar davalının … Elektrik Arıza Onarım Bakım Montörlüğü’ne bağlı alt işveren işçi sıfatıyla Şantiye Sorumlusu olarak çalıştığını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca düzenlenen 10.05.2011 tarih ve 7457 sayılı raporla, müvekkilinin çalıştığı işlerin kanuna aykırı ve muvazaalı oluşturulduğunun tespit edildiğini, raporun iptali için … 1. İş Mahkemesi’nin 2011/681 esas sayılı dosyasında açılan davanın ise reddedildiğini, müvekkilinin baştan beri …’ın işçisi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin 8:00-20:00 saatleri arasında haftanın 7 günü çalıştığını, çalıştığı sürede ay içinde 2 hafta tatili kullandığını, genel tatil günlerinde çalıştığını, müvekkilinin hafta tatilinin hafta içi olduğunu, toplu iş sözleşmesinden dolayı cumartesi pazar günlerinin ücretine de hak kazandığını, hak ettiği ücret alacaklarının hiç ödenmediğini, müvekkilinin son olarak aylık 1.800 TL net ücrete ek prim ve bir takım sosyal haklarla çalıştığını, müvekkilinin davalıyla üyesi olduğu … sendikası arasında akdedilen 17.10.2011 tarihli 14. Dönem ve 11.10.2013 tarihli 15. Dönem toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılmadığını, müvekkilinin … sendika üyeliğinin kabul edildiğini, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacaklarının kendisine ödenmediğini, müvekkiliyle aynı görevi yapan asıl işveren kadrolu işçilerinin ücret ve eklerinin müvekkiline verilmediğini, kullanmadığı yıllık izinlerinin ve tüm dönemi kapsayan ilave tediye alacağının ödenmediğini iddia ederek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, genel tatil ücreti, ilave tediye ücreti, hafta tatili ücreti, fazla mesai ücreti, ücret farkı, sosyal yardım, ikramiye alacakları, iş güçlüğü tazminatı, bakım tazminatı, cumartesi ve pazar çalışma zammı alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduklarını, davanın kısmi dava olmasına muvafakat etmediklerini, yüklenici firmalarla davalı arasında alt işveren asıl işveren ilişkisi olmadığını, davacıyla davalı arasında herhangi bir iş akdi olmadığını, davacının davalı kurum çalışanı olmadığını, davalının asıl işinin elektrik dağıtımı ve işletmesi olduğunu, mahkemece bu konunun irdelenmesi ile davalı ile iş ihale ettiği, devrettiği yüklenici firmalar arasındaki istisna akdi olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, muvazaalı bir devir olmadığını, tüm ihale ve şartnamelerin yasalarda belirtilen şartlara uygun olma zorunluluğunda olduğunu, davalı şirketin 02.04.2004 tarihinde özelleştirme kapsam ve programına alınması nedeniyle personel alımı da yapmadığını, davacıya ait personel dosyası, puantaj izin defteri vs. özlük belgelerinin davalıda bulunmadığını, dava dışı yüklenici firmalardan istenmesi gerektiğini, davacının davalı şirketin işçisi olmadığından toplu iş sözleşmesine bağlı haklardan faydalanamayacağını, davacının sendika üyesi olmaması ya da dayanışma aidatı ödememesi nedeniyle sendika üyesi olan bir işçinin emsal ücreti ve toplu iş sözleşmesi haklarından yararlanmasının mümkün olmadığını, davacının tediye alacağı olmadığını, dava tarihi itibariyle işçinin kamu işçisi sıfatının ortadan kalktığını, davalının özelleştirilmesine ilişkin sürecin göz önünde bulundurularak davacının talebinin reddi gerektiğini, aksi kanaatte ise davacının kamu işçisi sıfatına haiz olduğu dönem esas alınarak hesap yapılmasını talep ettiklerini, davacının sosyal yardım, gıda yardımı, elektrik yardımı, ikramiye alacaklarına ilişkin taleplerinin de sözleşmede yer almadığını ve yasal olmadığını, davacının hafta tatili ve vardiya tazminatı talebinin reddi gerektiğini, yaptığı işin iş güçlüğü bakımından gereken tasnifte olmadığını, yıllık izin, genel tatil alacaklarıyla ilgili beyanlara muvafakat etmediklerini, davacının faiz talebinin de reddi gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı … ve yüklenici firmalar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ve yüklenici firmalarda çalışan işçilerin başından itibaren davalı … çalışanı olduğunun kesinleştiği, bu nedenle davacının davalı … işçisi sayılması gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının 17/06/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davayı ıslah ettiği ve ıslah dilekçesinin ardından ek rapor alınması üzerine sunulan ikinci ıslah dilekçesi doğrultusunda hüküm kurulduğu anlaşılmakla, mahkemenin ikinci ıslah dilekçesi doğrultusunda karar vermesi hatalı olup, davacının dava dilekçesi ve ilk ıslah dilekçesi dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği ayrıca ilave tediye alacağına uygulanan faiz türü yönünden ilk derece mahkemesince en yüksek banka mevduat faizi uygulanmasının hatalı olduğu gerekçeleriyle, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp esas hakkında yeniden hüküm kurularak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu :
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraflar vekillerinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının fazla mesai ve hafta tatili ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı dava dilekçesinde, davalı işyerinde 08:00-20:00 saatleri arasında ve haftanın 7 günü çalıştığını iddia etmiş, iddiasını ispat amacıyla tanık deliline dayanmıştır. Dinlenen davacı tanıklarının beyanları birbiriyle çelişkili olduğu gibi, tanıklardan birisi işyerinde davacının nasıl çalıştığını tam olarak bilmediğini başka bir anlatımla mesaisi hakkında birşey söyleyemeyeceğini ve hafta tatilinde davacının çalışıp çalışmadığını hatırlamadığını açıklamıştır.
İddialarını ispat amacıyla tanık delililinden başkaca delili bulunmayan davacı, işyerinde fazla mesai yaptığını ve hafta tatillerinde çalıştığını ispatlayamadığından, koşulları oluşmayan fazla mesai ve hafta tatili ücreti taleplerinin reddi yerine, kabulü hatalıdır.
3-Dava kısmi dava olarak açılmış ve dava dilekçesinde, kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin, genel tatil, hafta tatili ve fazla mesai ücretleri, ilave tediye ücreti, ücret farkı, sosyal yardım, ikramiye alacakları, iş güçlüğü tazminatı, bakım tazminatı, cumartesi ve pazar çalışma zammı alacaklarının tahsili talep edilmiştir. Mahkemece deliller toplanmış ve bilirkişi hesap raporu aldırılmıştır. Davacı 17.06.2016 tarihli dilekçesi ile fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ücretleri ve ilave tediye alacağını, ek rapor tanziminden sonra ise, 08.02.2017 tarihli dilekçesi ile ücret farkı, sosyal yardım, ikramiye, cumartesi ve pazar zammı alacakları ile iş güçlüğü tazminatı ve bakım tazminatı taleplerini ıslah ettiğini bildirmiştir. Her iki dilekçesinin ardından ıslah harcını da yatırmıştır.
Davaya konu tazminatlar ve alacakların ayrı ayrı açılabilecek davalarda talebi mümkün iken aynı dava dilekçesinde talep edilmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 110. maddesi kapsamında “davaların yığılması” olarak adlandırılmaktadır. Bu nedenle her bir alacak kalemi için ayrı ayrı ıslah veya talep artışı işleminin uygulanmasına engel bir durum yoktur.
Davaların yığılması ilkesine göre esasen birden fazla dava ve talep söz konusu olup, diğer taleplerle ilgili talep artışı ikinci ıslah olarak değerlendirilemez.
Somut uyuşmazlıkta; davacı iki kez ıslah dilekçesi sunmuş ise de, her iki dilekçesinde de ayrı ayrı alacaklarını ıslah etmiştir. Başka bir anlatımla bir alacağın iki kez artırılması söz konusu değildir. Dairemiz uygulamasına göre farklı alacak kalemleri için ayrı ayrı ıslah dilekçesi verilmesi mümkündür. Açıklanan nedenlerle davacının her iki ıslah dilekçesine de değer verilerek sonuca gidilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
4-Davacı dava dilekçesinde; 31.08.2013 tarihine kadar davalı işyerinde çalıştığını iddia etmesine rağmen; ikramiye ve sosyal yardım alacağı, iş güçlüğü tazminatı, fazla çalışma ve genel tatil ücretleri ile cumartesi ve pazar çalışma zammı alacakları davacının talebi aşılarak 28.02.2015 tarihine kadar hesaplanmış ve bu hesaplama hükme esas alınmış ise de bu hesap tarzı yerinde görülmemiştir. Söz konusu alacak kalemlerinin davacının talebi aşılmadan 31.08.2013 tarihine kadar hesaplanması gerektiği de bir diğer bozma nedenidir.
SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 11.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir