
- ÖZET:
- davacının “resident engineer” pozisyonunda çalışmış olduğu, davacının çalıştığı projenin sona ermiş olması nedeniyle davacıya kendi pozisyonu dışında başka bir yerde “plant change administrator” görevinin teklif edildiği, bu teklifi kabul etmediği taktirde iş akdinin işverence fesh edileceğinin bildirildiği, davacının işbu tekilifi “teklif edilen görevin deneyim ve tecrübelerime uygun olmadığı için kabul edemiyorum. İş akdimin feshini talep ediyorum” beyanında bulunarak kabul etmediği ve işveren tarafında kıdem ve ihbar tazminatları ödenerek davacının iş akdinin işveren tarafından fesih edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacının serbest iradesiyle iş sözleşmesini işverenle anlaşarak feshettiğinden söz edilemeyeceğine göre ikale anlaşmasının unsurları bulunmamaktadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
2020/6252 E. , 2021/3641 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Gebze Tüketici Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 25.06.2020 tarih ve 2020/137- 2020/189 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile gelir koruma sigorta sözleşmesi imzaladığını, 19/03/2007 yılından beri çalıştığı Autoliv Cankor Otomotiv A.Ş isimli şirketten 20/06/2014 tarihinde çıkarıldığını, işsizlik tazminatının davalı şirketçe ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.500,00 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek ticari faizi birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı sigortalının istifa ettiği, talebin sigorta teminatı kapsamında bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen poliçenin “İstek Dışı İşsizlik Teminatı” başlıklı 3.3.1.maddesi uyarınca sigortalının istem dışı olarak işsiz kalması halinde güvence altına alınan bir teminat olduğu ancak davacının kendi isteğiyle iş akdinin feshini talep ettiği ve talebin şirket tarafından kabulü neticesinde iş akdinin sonlandırıldığı, bu durumun poliçe teminat kapsamı dışında kalması nedeniyle davalının tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı, hernekadar davacı işvereninin SGK’ya yaptığı bildirimde “iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeksizin feshi” anlamına gelen ayrılış gerekçesinin bildirildiği ve davacının işsizlik sigortasından yararlandığı ileri sürülmüşse de SGK’ya yapılan bildirimin şekli nitelikte olduğu, asıl dikkate alınması gerekenin tarafların somut olaydaki gerçek irade beyanları olduğu, davacının iş akdinin feshinden sonra kıdem ve ihbar tazminatı almış olmasının da davacı ile işvereni arasındaki iş akdinin karşılıklı anlaşma yoluyla sona ermiş olması gerçeğini değiştirmeyeceği, zira ikale sözleşmesi yapılmış olsa dahi tarafların işçinin işvereninden kıdem ve ihbar tazminatı alması hususunu serbestçe kararlaştırabileceği ve bu hususun ikalenin geçerliliğini etkilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen gelir koruma sigorta poliçesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davacının kendi isteğiyle iş akdinin feshini talep ettiği ve talebin işveren tarafından kabulü neticesinde iş akdinin ikale ile sona erdiği, davacının kıdem ve ihbar tazminatı almasının bu sonucu değiştirmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ikale şartlarının oluşması için, “tarafların iradelerinin iş sözleşmesini sona erdirme konusunda beklenti, amaç ve hedeflerinin ortak bir noktada birleşmiş olması, keza işçinin etki veya baskı altında kalmadan serbest iradesiyle ikale sözleşmesini imzalaması, kendisine düşünebilmesi için zaman verilmiş, sözleşmenin dayatılmamış olması, yani iradesinin fesada uğratılmaması gerektiği, işçinin mevzuat hakkında tam bilgi sahibi olmadığı için bu sözleşmeyi imzaladığında neleri kaybedeceğini, hangi durumlarla karşılaşacağını bilmiyorsa, bu husus hata olarak değerlendirileceği ve sözleşmenin geçersiz olacağı…” belirtilmiştir.
Somut olayda davacının “resident engineer” pozisyonunda çalışmış olduğu, davacının çalıştığı projenin sona ermiş olması nedeniyle davacıya kendi pozisyonu dışında başka bir yerde “plant change administrator” görevinin teklif edildiği, bu teklifi kabul etmediği taktirde iş akdinin işverence fesh edileceğinin bildirildiği, davacının işbu tekilifi “teklif edilen görevin deneyim ve tecrübelerime uygun olmadığı için kabul edemiyorum. İş akdimin feshini talep ediyorum” beyanında bulunarak kabul etmediği ve işveren tarafında kıdem ve ihbar tazminatları ödenerek davacının iş akdinin işveren tarafından fesih edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacının serbest iradesiyle iş sözleşmesini işverenle anlaşarak feshettiğinden söz edilemeyeceğine göre ikale anlaşmasının unsurları bulunmamaktadır. Açıklanan bu hususlar ışığında rizikonun sigorta teminatı kapsamında olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 14.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
- Kira Fark Alacağına İlişkin Alacak Davası; Tarafların Özgür İradeleri ile Kararlaştırdıkları Kira Sözleşmesimdeki Artış Kartına İlişkin Hükümlerin Uygulanması Gerektiği…
- AİHM temyiz mahkemesi olmayıp kural olarak delil değerlendirmesi yapamaz. Ancak “keyfilik” ve “açık hata” AİHM’in temyiz mahkemesi olmama kuralının istisnalarıdır.
- AİHM, Yalçınkaya Kararını Açıkladı.
- Mahpusların haberleşme hürriyeti
- AİHM; tutuklunun mektuplarının taranarak UYAP’a kaydedilmesi Özel ve Aile Hayatı’nın ihlalidir.