Gündem
Anasayfa » HMK » Ecrimisil Davalarında Görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Ecrimisil Davalarında Görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Ecrimisil Davalarında Görevli Mahkeme Hangi Mahkemedir?

Ecrimisil Davalarında Görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

  • ÖZET:
  • Dosya arasında bulunan dava konusu taşınmaza ait tapu kaydına göre, davacı taşınmazda malik olup, mülkiyet hakkına dayalı olarak el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
  • Görüldüğü üzere, davadaki iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi davası ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, davanın Türk Medeni Kanunu’nun 683/2. maddesi hükmünde öngörülen mülkiyetin korunmasından kaynaklandığı açıktır.
  • Bu nitelikteki istekler bakımından 6100 Sayılı HMK’nin 2. maddesine göre Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.

Karar İçeriği

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi         

2018/8027 E.  ,  2020/7021 K.


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, elatmanın önlenmesi, ecrimisil davasının görev yönünden reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Asıl ve birleşen dosyada davacı vekili, vekil edeninin 451 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binadaki 20 numaralı bağımsız bölümün maliki olduğunu, davalının vekil edeninin eski eşi olduğunu, taraflar arasında görülen boşanma davasında, boşanmaya ilişkin verilen hükmün 09.09.2014 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazdaki aile konutu şerhinin silindiğini, ancak bahse konu taşınmazda halen davalının ikamet ettiğini belirterek, davalının dava konusu 20 numaralı bağımsız bölüme haksız müdahalesinin meni’ne ve davalının taşınmazdan tahliyesine, birleşen davada ise haksız işgal nedeni ile 09.09.2014 tarihinden itibaren şimdilik 10.000,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın evlilik devam ederken müşterek çalışma neticesinde her iki tarafın katkısıyla alındığını, mal rejiminin tasfiyesi için Küçükçekmece 4. Aile Mahkemesinin 2012/319 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın halen derdest olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın usulden reddine, dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yetkili ve görevli Küçükçekmece Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 20 numaralı bağımsız bölümün davacı adına tapuda kayıtlı bulunduğu, davalının dava konusu taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, taraflar arasındaki boşanma davasının boşanma hükmü yönünden kesinleştiği, diğer talepler yönünden derdest olduğu, yine eldeki davalı tarafından davacı aleyhine, Küçükçekmece 4. Aile Mahkemesinin 2012/319 Esas sayılı dosyası ile mal rejiminin tasfiyesi çerçevesinde dava konusu taşınmazın yarısının adına tescili için dava açıldığı, dosyanın derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, her ne kadar Mahkemece, davaya konu taşınmazın evlilik birliği içerisinde alındığı ve bu nedenle mal paylaşımının talep edildiği, bu şekilde açılan davanın 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde halen derdest olduğu, bu nedenle 4721 Sayılı TMK’nin 194 vd. maddeleri gereğince uyuşmazlığın Aile Mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerektiği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, dosya arasında bulunan dava konusu taşınmaza ait tapu kaydına göre, davacı taşınmazda malik olup, mülkiyet hakkına dayalı olarak el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Görüldüğü üzere, davadaki iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi davası ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, davanın Türk Medeni Kanunu’nun 683/2. maddesi hükmünde öngörülen mülkiyetin korunmasından kaynaklandığı açıktır. Bu nitelikteki istekler bakımından 6100 Sayılı HMK’nin 2. maddesine göre Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Hal böyle olunca, Mahkemece işin esasının incelenmesi, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının yukarıda açıklanan sebeplerle kabulü ile, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir