
Kiralanan işyerinin kullanılamaz hâle gelmesinden dolayı uğranılan kazanç kaybı istemi- Emsal nitelikteki bir dükkânı kiralayıp işletmeye hazır hâle getirmesi için yeterli olacak makul süre belirlenmeli ve bu dönem için uğranılan zarara hükmedilmelidir.
- ÖZET;
- ➡️ Davacı şirketin Milli Emlak Müdürlüğüne ait işyerini 01.01.2007 ilâ 31.12.2011 tarihleri arasında beş yıllık süre ile kiraladığı, resmî olarak faaliyetlerine ise 17.09.2008 tarihinde başladığı, davalılar tarafından 25.05.2009 tarihinde başlatılan otopark inşaatı nedeniyle davacının kiralamış olduğu işyerinin kullanılamaz hâle gelmesinden dolayı kazanç kaybı isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan 03.02.2012 tarihli bilirkişi raporunda, olay tarihinden (25.05.2009) kira sözleşmesinin sona ereceği (31.12.2011) tarihe kadar ki mahrum kalınan kazanç tutarı hesaplanmıştır. Ancak davacı tarafından bu işyeri boşaltıldıktan sonra yeni bir işyerinin kiralanması ve ticari faaliyetlere devam edilmesi mümkündür.
- 21. Bu durumda; davacının emsal nitelikteki bir dükkânı kiralayıp işletmeye hazır hâle getirmesi için yeterli olacak makul süre belirlenmeli ve bu dönem için uğranılan zarara hükmedilmelidir.
Hukuk Genel Kurulu
2017/1431 E. , 2022/266 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı … Mühendislik İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve … İnş. Taah. Ltd. Şti. Ortak Girişimi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı … Mühendislik İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve … İnş. Taah. Ltd. Şti. Ortak Girişimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; Milli Emlak Müdürlüğünden beş yıl süre ile kiralanan “…” isimli işyerinin müvekkili tarafından işletildiğini, davalıların büfenin hemen yanında otopark inşaatına başladıklarını, binanın yıkımına başlandığı sırada işyerinin önünün kapatılmasından dolayı büyük kazanç kaybına uğradığını, yıkım esnasında davalılar tarafından can ve mal güvenliğinin korunması yönünde hiçbir önlem alınmadığını, işyeri içerisinde bulunan mallar ile demirbaşların kullanılamaz hâle geldiğini ve işyerinin kapatıldığını, uğradığı zararlar ile ilgili olarak Muğla Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/86 değişik iş sayılı dosyası üzerinden tespit yaptırıldığını, alınan bilirkişi raporunda, oluşan hasarların giderilmesinin mümkün olmadığının ve binanın acilen yıkılması gerektiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin davalıların haksız eyleminden dolayı kazanç kaybına uğradığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000TL maddi tazminatın 13.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabı
5. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, müvekkilinin olayda kusurunun bulunmadığını, zarar miktarının neye göre talep edildiğinin anlaşılamadığını, davacının bu davayı açmakta hukukî yararının olmadığını, temel kazısı yapımı sırasında çevre binaların zarar görmemesi için her türlü tedbirin yüklenici tarafından alınması gerektiğini, belirlenen tedbirlerin alınmamasından dolayı her türlü hasar ve cezai yaptırımın yüklenici firmanın sorumluluğunda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı … Mühendislik İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve … İnş. Taah. Ltd. Şti. Ortak Girişimi vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin yüklenici firma olmasından dolayı sorumluluğun diğer davalı …’ye ait olduğunu, binanın yıkılmasının mahkeme kararıyla tespit edildiğini, müvekkillerine kusur atfedilemeyeceğini, alınan bilirkişi raporlarındaki hesaplamaların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı
7. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.05.2014 tarihli ve 2009/614 E., 2014/285 K. sayılı kararı ile; Milli Emlak Genel Müdürlüğüne ait olan işyerinin davacı tarafından kiralanarak büfe olarak işletildiği, davalılar tarafından yapılan inşaat çalışmaları sırasında can ve mal güvenliğinin tehlikede olabileceği hususunda uyarı yapılmadığı, 25.05.2009 tarihinde yüklenici firma tarafından yapılan temel kazma sırasında işyerinin inşaata bakan cephesinde yıkılmalar meydana geldiği, mevcut hasarların tespiti için davacı tarafından Muğla Sulh Hukuk Mahkemesinde tespit yaptırıldığı, tespit sonrasında alınan bilirkişi raporunda mevcut hasarların giderilmesinin mümkün olmadığı ve üç katlı yığma yapının acilen yıkılması gerektiği yönünde görüş bildirildiği, uğradığı zararlar ile ilgili olarak uzman bilirkişi kurulunun belirlediği değerin somut uyuşmazlığa uygun olduğu gerekçesiyle davalı … yönünden dava dilekçesinin yargı yolu nedeniyle reddine, diğer davalı yönünden ise davanın kısmen kabulü ile 19.542,95TL maddi tazminatın 25.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … Mühendislik İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve … İnş. Taah. Ltd. Şti. Ortak Girişimi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15.10.2015 tarihli ve 2014/13427 E., 2015/11594 K. sayılı kararı ile;
“…Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının kiralamış olduğu ve davalılar tarafından yapılan inşaat çalışmaları nedeniyle kullanılamaz hale gelen işyeri ile ilgili olarak kira sözleşmesinin sona ereceği tarihe kadar uğranılacak kazanç kaybı hesaplanmıştır. Oysa bu işyeri boşaltıldıktan sonra davacı tarafından yeni bir yer kiralanması ve işletmenin ticari hayatına orada devam etmesi mümkündür. Davacının emsal nitelikteki bir dükkânı kiralayıp işletmeye hazır hale getirmesi için yeterli olacak makul süre belirlenmeli ve bu dönem için uğranılan zarara hükmedilmelidir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
10. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.04.2016 tarihli ve 2016/72 E., 2016/259 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
11. Direnme kararı süresi içinde davalı … Mühendislik İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve … İnş. Taah. Ltd. Şti. Ortak Girişimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalılar tarafından yapılan otopark inşaatı nedeniyle davacının kiralamış olduğu işyerinin kullanılamaz hâle gelmesinden dolayı uğranılan kazanç kaybı istemine ilişkin eldeki davada; hüküm altına alınacak zarar miktarının kira sözleşmesinin sona ereceği tarihe kadar ki dönemi mi yoksa emsal nitelikteki bir dükkânı kiralayıp işletmeye hazır hâle getirmesi için yeterli olacak makul süreyi mi kapsayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle eldeki davada sorumluluğun kaynağını oluşturan haksız fiil ile ilgili yasal düzenlemelerin ve ilkelerin irdelenmesinde yarar vardır.
14. Haksız fiilden doğan borçlar; 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 41 ilâ 60., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) ise 49 ilâ 76. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
15. Olay tarihinde yürürlükte bulunan BK’nın “Mesuliyet şeraiti” başlıklı 41. maddesinde;
“Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur.
Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur.” hükmü yer almaktadır.
16. Haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir. Bir haksız fiil sonucu zarara uğrayan kimse, uğradığı zararın tazminini bu haksız fiilden sorumlu olan kimseden veya kimselerden talep edebilir.
17. Haksız fiilden söz edilebilmesi için BK’nın 41. maddesine göre şu dört unsurun birlikte bulunması zorunludur: Öncelikle hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, bu fiili işleyen kusurlu olmalı, kusurlu şekilde işlenen ve hukuka aykırı olan bu fiil nedeniyle bir zarar doğmalı ve sonuçta doğan zarar ile hukuka aykırı fiil arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Bu unsurların tümünün bir arada bulunmadığı, bir veya birkaç unsurun eksik olduğu durumlarda haksız fiilin varlığından söz edilemez.
18. Haksız fiil nedeniyle doğan zarar, maddi veya manevi zarar şeklinde ortaya çıkabilir. Maddi zarar, bir kimsenin mal varlığında rızası dışında meydana gelen eksilmedir. Mal varlığının zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durumla fiil sonucu aldığı durum arasındaki fark, zararı oluşturur. (Tandoğan, Haluk: Türk Mes’uliyet Hukuku, İstanbul 2010, s. 63). Zarar, mal varlığı aktifinin azalmasından, mahrum kalınan kârdan (kazançtan) veya pasifin artmasından ileri gelebilir. Bu itibarla maddi zarar, fiili zarar ve mahrum kalınan kâr olmak üzere iki unsurdan oluşur. Fiili zarar ya mal varlığının aktif kısmında gerçek bir azalmanın meydana gelmesiyle ya da pasifteki borçların artmasıyla gerçekleşir. Mahrum kalınan kâr (kâr mahrumiyeti) ise, elde edilebilecek bir kazançtan yoksun kalmayı ifade eder. Örneğin; yaralanan kişinin veya atölyesi yakılan kişinin çalışmadığı günlerdeki gelir kaybı böyledir. Bu zarar, daha çok mal varlığının artmasına engel olunmasından kaynaklanır. (Oğuzman, Kemal/ Öz,Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt:II, İstanbul 2017, s. 41).
19. Zararın belirlendiği tarihe kadar gerçekleşmiş olan zarara mevcut zarar denir. Zararın belirlendiği tarihe kadar henüz gerçekleşmemiş olan fakat başka bir maddi olgu eklenmeksizin olayın normal gelişimine uygun olarak gerçekleşmesi beklenen zarar ise müstakbel zarardır. Ayrıca henüz mevcut olmayan fakat riskli bir olgunun ilâvesi ile gelecekte gerçekleşme ihtimali olan zarar ise muhtemel zarardır. Hukuk düzeni kural olarak mevcut zararın tazminini düzenlemiş, ancak bazı durumlarda, örneğin ölüm hâlinde destekten yoksun kalma zararı gibi müstakbel zararın tazminini de düzenlemiş bulunmaktadır. Buna karşılık muhtemel zararda ise riskli olgu gerçekleşmedikçe zararın tazmini mümkün değildir (Antalya, O. Gökhan; Borçlar Hukuku Genel Hükümler C. II, İstanbul 2007, s. 105).
20. Tüm bu açıklamalar, yasal düzenlemeler somut olay birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketin Milli Emlak Müdürlüğüne ait işyerini 01.01.2007 ilâ 31.12.2011 tarihleri arasında beş yıllık süre ile kiraladığı, resmî olarak faaliyetlerine ise 17.09.2008 tarihinde başladığı, davalılar tarafından 25.05.2009 tarihinde başlatılan otopark inşaatı nedeniyle davacının kiralamış olduğu işyerinin kullanılamaz hâle gelmesinden dolayı kazanç kaybı isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan 03.02.2012 tarihli bilirkişi raporunda, olay tarihinden (25.05.2009) kira sözleşmesinin sona ereceği (31.12.2011) tarihe kadar ki mahrum kalınan kazanç tutarı hesaplanmıştır. Ancak davacı tarafından bu işyeri boşaltıldıktan sonra yeni bir işyerinin kiralanması ve ticari faaliyetlere devam edilmesi mümkündür.
21. Bu durumda; davacının emsal nitelikteki bir dükkânı kiralayıp işletmeye hazır hâle getirmesi için yeterli olacak makul süre belirlenmeli ve bu dönem için uğranılan zarara hükmedilmelidir.
22. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
23. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
24. Diğer yandan dava tarihi “18.09.2009” olduğu hâlde direnme kararının başlık kısmında “27.01.2016” olarak hatalı yazılmış ise de bu durum mahallinden düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı… Mühendislik İnş. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve … İnş. Taah. Ltd. Şti. Ortak Girişimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.03.2022 tarihinde oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.