1. Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır.
  2. İİK’nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir.
  3. Kural olarak, borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları haczedilebilir. Ancak, borçlunun ve ailesinin yaşaması ve ekonomik varlığını devam ettirebilmesi için borçlunun bazı mal ve haklarının haczedilemeyeceği kabul edilmiştir. Bunlar maddi hukuka göre başkalarına devredilemeyen mal ve haklar (mesela münhasıran şahsa bağlı haklar, TMK m. 23 gibi) ile 6183 sayılı Kanun’un 70. maddesinde sayılan mal ve haklardır.
  4. Taşınmazların haczi İİK’nın 79. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen usule göre kaydına işletilmek suretiyle yapılır. Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunludur. Başka bir deyişle, haciz tarihinde takipte taraf olmayan üçüncü kişi adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın, borçlunun borcu için haczedilmesi mümkün değildir. Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulunun 07.04.2004 tarihli ve 2004/12-210 E., 2004/208 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
  5. İİK’da haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir hacizdir (Kuru, s. 608). Buna göre aynı taşınmaz üzerine birden fazla haciz konulmasını engelleyen bir yasal düzenleme yoktur. Taşınmazın üzerinde haciz varken, alacaklının talebi üzerine yeniden haciz konulması, önceki hacizden vazgeçildiği anlamına gelmediği gibi, daha önce konulmuş haczi ve sonuçlarını da ortadan kaldırmaz. Bu talep daha önceki haciz ve işlemlerden feragat anlamına gelmez. Hukuk Genel Kurulunun 03.12.2008 tarihli ve 2008/19-731 E., 2008/735 K. sayılı kararında da hukukumuzda haczin yenilenmesi kavramının mevcut olmadığı, her haczin konulduğu tarih itibariyle yeni bir haciz niteliğinde olduğu açıklanmıştır.
  6. Diğer taraftan Hukuk Genel Kurulun 24.09.1997 tarihli ve 1997/15-461 E., 1997/729 K. ile 13.06.2001 tarihli ve 2001/12-461 E., 2001/516 K. sayılı kararlarında benimsendiği üzere haciz tarihinde takip borçlusu olmayan kişi adına tapuda kayıtlı taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi icra memur işlemine yönelik şikâyet niteliğinde olup, uyuşmazlığın şikâyet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekir. İcra müdürünün anılan kurala aykırı işlemi, tapu kaydının niteliği gözetildiğinde İİK’nın 16. maddesinin 2. fıkrası gereğince süresiz şikâyete tabidir.

İLGİLİ KARARLAR

  • Hukuk Genel Kurulu-2017/2193 E. , 2020/1029 K.
  • Hukuk Genel Kurulu-2017/273 E. , 2020/1009 K.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir