Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2017/18521 E. , 2020/15819 K.


ÖZET :Savunma hakkı -Anayasa madde 36-Hak Arama Hürriyeti- Hukuki Dinlenilme Hakkı-

  • Mahkemece davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmeden, taraf teşkili sağlanmadan ve delillerini bildirmesi için süre verilmeden savunma hakkını kısıtlayacak şekilde davanın esasının incelenmesine geçilmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
  • Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
  • İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 25.07.2007 tarihinden itibaren saha personeli olarak işten çıkartıldığı 19.09.2014 tarihine kadar çalıştığını, en son aylık 1.450,00 TL ücretle çalıştığını, davacının sürekli geç saatlere kadar çalıştığını, dini bayramların iki günü hariç genel tatillerde ve milli bayramlarda çalıştığını, 2014 yılı ağustos ve eylülden 19 günlük alacak ve tazminatlarının ödenmediğini alacaklarının ödenmesini talep edince iş akdinin feshedildiğini, sabah 08.00-akşam 19.00 arasında çalıştığını ancak ayın son 2 haftası sabahlara kadar çalıştığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret, fazla mesai ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Öncelikle davada, davalının hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususunun tespiti gerekmektedir.
Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil, yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Somut olayda davacı dava dilekçesinde davalı olarak “… İlaçlama-…” yazmış olup işe giriş bildirgesinde ise işverenin “… İLAÇLAMA- …” olduğu ve adresinin “ … Mah … Cd … İş Merkezi … Blok Kat 3 Daire … …” olduğu belirtilmiştir.
Yargılama sırasında dava dilekçesi ve ekleri “davalı … İLAÇLAMA” ve adres “… Mah … Cd … İş Merkezi B Blok Kat 3 Daire … …” yazılarak tebliğe çıkarılmışsa da “şirket adresten taşınmıştır” açıklaması yazılarak iade edilmiş ve tebliğ yapılamamıştır. Bunun üzerine dava dilekçesi ve ekleri “davalı … İLAÇLAMA” yazılmak suretiyle aslında … İlaçlama San Tic Ltd Şti’nin adresi olan “… Bulvarı Doğaner Apt A Blok 709/11 Mezitli Mersin “ adresine tebliğe çıkarılmış ancak “adreste tanınmıyor” yazılarak tebligat yine iade olunmuştur.
Dava dilekçesinde ve yargılama sırasında davacı davalının unvanını “… İLAÇLAMA- …” olarak bildirmiş, davayı bu davalıya yöneltmiştir. Adı geçen davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmemiş, bilirkişi raporu alındıktan ve ıslah dilekçesi alındıktan sonra çıkarılan tebligatlar davalı “… İLAÇLAMA- …” adına tebliğ edilmiştir. Davalı ise yargılama aşamasında cevap veya beyan dilekçesi sunmamış, duruşmalara katılmamış, son duruşmaya ise mazeret bildirerek katılamamıştır.
Mahkemece davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmeden, taraf teşkili sağlanmadan ve delillerini bildirmesi için süre verilmeden savunma hakkını kısıtlayacak şekilde davanın esasının incelenmesine geçilmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeple sair yönler incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir