‘Susma Hakkı’nın kullanılması veya suçun inkar edilmesi sanık aleyhine bir sonuç oluşturmaz


ÖZET :

  • Savunma Anayasal bir hak olup, ne şekilde kullanılacağının takdiri sanığa ait olmakla, susma hakkının kullanılması veya suçun inkar edilmesi durumunda bu hususun sanığın aleyhine bir sonuç oluşturmayacağı kuşkusuz olup,
  • Tutanaklarına yansıyan ve olumsuz kişilik özelliklerini gösteren her hangi kaydın bulunmadığı cihetle sanığın suçu inkar etmesinin hakkında TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına engel oluşturmadığı gözetilmeden, isabetsiz gerekçelerle anılan maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, yasaya aykırılık oluşturmakta olup, hükmün açıklanan gerekçelerle bozulmasına…

Yargıtay 3. Ceza Dairesi   

2020/18450 E.  ,  2020/8948 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dairemizin 03.03.2020 tarih ve 2020/177 Esas – 2020/4408 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 17.04.2020 tarih ve 2020/233292 sayılı itiraznamesi ile;
“Suç tarihinde eşinin bulunduğu … ili… Mahallesine gitmek isteyen sanığın kullandığı araçla yol tarifi istemek üzere Valilik Kavşağında görevli polis memuru müşteki …’a adres sorduğu sırada aralarında çıkan tartışma sonucunda görevi yaptırmamak için direnme, görevli memura hakaret, bilahare getirildiği … ili … … Polis Merkezinde görevli polis memuru …’na karşı kasten yaralama ve tehdit, aynı yerde görevli polis memuru …’e karşı kasten yaralama, hakaret ve tehdit suçlarından verilen hükümlerin temyizi üzerine onanmasına karar verilmiş ise de; Sanığın aşamalarda birbiri ile örtüşen savunması ile uyumlu tarafsız tanık …’in yeminli anlatımları karşısında müşteki …’e karşı hakaret ve tehdit suçlarından cezalandırılmasına yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin delil bulunmadığı gözetilerek, bu suçlardan beraati yerine, müşteki …’in soyut iddiasına dayanılarak yazılı şekilde mahkumiyete karar verilmesi, Ceza yargılamasının amacı olan maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulması amacıyla; sanığın müştekiler hakkındaki şikayeti üzerine yürütüldüğü anlaşılan Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/9397 soruşturma sayılı dosyasının akıbeti araştırılarak, bu dosyanın şüphelileri hakkında kamu davası açılmış olması halinde birleştirilmesi, aksi halde ilgili belgeler usulen dosyaya intikal ettirilip, keza sanığın yukarıda zikredilen polis merkezindeki eylemleri ile ilgili olarak anılan yere getirildikten sonra kötü muameleye maruz bırakıldığı yolundaki tanık anlatımlarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığının belirlenebilmesi açısından sanığın karakola alındığı andan başlayarak orada bulunduğu tüm sürece ait kamera kayıtları istenip, gerektiğinde üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak, Valilik Kavşağındaki araçta bulundukları savunulan …, … ve… isimli kişiler ile sanığın nezarethaneye alındığı sırada polis merkezine geldiği belirlenen eşinin de tanık olarak ifadesine başvurulduktan sonra tüm deliller birlikte incelenip, sanığın müştekilere karşı eyleminden önce kötü muameleye maruz kalıp kalmadığı belirlenerek, bu hususun sübut bulması durumunda müştekilere karşı eylemlerinden dolayı hakkında tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı karar yerinde tartışılmadan hüküm kurulması, TCK’nın 61. maddesi gözetilerek; sanığın suçları işleyiş biçimi, fiilerin gerçekleştirilmesi sırasında bir araç kullanmaması, suçların işlendiği yer ve zamanın vahamet arzetmemesi, meydana gelen zarar ve tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saiki dikkate alınmadan temel cezaların alt sınırdan çok uzaklaşılması suretiyle TCK’nın 3/1. maddesinde yer alan “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” hükmüne aykırı karar verilmesi, Savunma Anayasal bir hak olup, ne şekilde kullanılacağının takdiri sanığa ait olmakla, susma hakkının kullanılması veya suçun inkar edilmesi durumunda bu hususun sanığın aleyhine bir sonuç yaratmayacağı kuşkusuz olup, sanığın gerek istinabe suretiyle savunmasının tespit edildiği Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/06/2015 tarihli oturumunda gerekse bizzat duruşmalarına iştirak ettiği Adana 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2015, 19/01/2016 ve 24/03/2016 tarihli tutanaklarına yansıyan ve olumsuz kişilik özelliklerini gösteren her hangi kaydın bulunmadığı cihetle sanığın suçu inkar etmesinin hakkında TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına engel oluşturmadığı gözetilmeden, isabetsiz gerekçelerle anılan maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi, yasaya aykırılık oluşturmakta olup, hükmün açıklanan gerekçelerle bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
”bahisle 6352 sayılı Kanun’un 99. maddesiyle ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 308/2-3. bentleri uyarınca dosyanın itirazen incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Müşteki …’e karşı hakaret ve tehdit eylemlerinin meydana geldiği yer olan muhafaza altına alma odasında bulunmayan tanık …’in olay anında nezarethanede bulunması sebebiyle beyanlarına itibar edilemeyeceği; Müştekinin soruşturma ve kovuşturma aşamasında sanığın kendisine hakaret ve tehdit ettiğine ilişkin birbiriyle tutarlı beyanları, müştekinin 25.01.2015 tarihli ayrıntılı soruşturma beyanı ve bu beyanla aynı doğrultuda olan muhafaza altına alma odasında sanığın müştekiyi darp ettiğine ilişkin CD Çözümleme Tutanağı ve müşteki … ile polis memuru olan tanıkların olay günü sanığın sürekli olarak etrafa sinkaflı sözlerle hakaret ettiğine ilişkin müşteki beyanını destekleyen anlatımları karşısında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının (1) numaralı itiraz düşüncesine iştirak edilmemiştir.
2) Olay günü aracını yolun ortasına bırakarak trafik güvenliğini tehlikeye düşüren ve akabinde polis memurlarına sinkaflı sözlerle hakaret eden sanığın ilk haksız hareketi kendisinin gerçekleştirdiği ve yerel mahkemenin de olayın ilk oluş şeklini bu haliyle kabul etmesi karşısında sanık hakkında haksız tahrik hükümleri uygulanamayacağından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının (2) numaralı itiraz düşüncesine iştirak edilmemiştir.
3) Suçun işleniş biçimine, kastın yoğunluğuna, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığına göre, mahkemenin temel cezalar belirlenirken alt sınırdan uzaklaşmasında bir isabetsizlik bulunmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının (3) numaralı itiraz düşüncesine iştirak edilmemiştir.
4) Mahkemece, pişmanlık göstermemesi ve yargılama sürecindeki kişilik özellikleri de dikkate alınarak pişmanlık göstermediği değerlendirilen sanığa 5237 sayılı TCK’nin 62. maddesi gereğince takdiri indirim uygulanmamasında bir isabetsizlik bulunmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının (4) numaralı itiraz düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Dairemizin anılan kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.04.2020 tarih ve 2020/233292 sayılı itirazına konu (1), (2) ve (3) numaralı istemleri yerinde görülmemiş olduğundan itirazın REDDİ ile 5271 sayılı CMK’nin 308/2. fıkrası uyarınca Dairemizin 03.03.2020 tarih ve 2020/177 Esas- 2020/4408 Karar sayılı Onama kararı ile ilgili itirazın incelenmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 07.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Editör http://sanalhukuk.org

Güncel ve Güvenilir Hukuki Bilgi

Daha Fazla

+ There are no comments

Add yours