Gündem
Anasayfa » YARGITAY KARARLARI » Ortaklığın giderilmesi davasında taraf teşkili sağlanmadan verilen karar temyiz edilmeden kesinleşmişse ortada kesinleşmiş bir karar bulunmadığından istem yargılamanın iadesi değil, temyiz olarak değerlendirilmelidir.

Ortaklığın giderilmesi davasında taraf teşkili sağlanmadan verilen karar temyiz edilmeden kesinleşmişse ortada kesinleşmiş bir karar bulunmadığından istem yargılamanın iadesi değil, temyiz olarak değerlendirilmelidir.

  • ÖZET :
  • 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Yargılamanın İadesi Sebepleri” başlıklı 375. maddesi uyarınca;
  • (1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
  • a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
  • b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
  • c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
  • ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
  • d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
  • e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra .. yaptığının sabit olması.
  • f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
  • g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
  • ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
  • h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
  • ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
  • i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması, (Ek ibare: 7145 S.K. m.19; R.G: 25.7.2018) “veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi”
  • (2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.
  • 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 375. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen yargılamanın iadesi sebeplerinden biri değildir. Ancak yargılamanın iadesi istenen ortaklığın giderilmesi davasında usulüne uygun taraf teşkili sağlanmamış, karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Bu nedenle maddi hukuk yönünden kesinleşmiş bir karar bulunmadığından istemin yargılamanın iadesi olarak değil, … 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.09.2012 tarihli 2020/828 Esas ve 2012/1778 Karar sayılı ilamına yönelik temyiz istemi olarak kabulü ile 28.03.2013 tarihli kesinleştirme şerhi kaldırılarak işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi         

2021/80 E.  ,  2021/582 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22/10/2014 gününde verilen dilekçe ile yargılamanın iadesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21/01/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı …, davalı …Ş. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine dair verilen hükmün yargılamanın iadesi yolu ile yenilenmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.09.2012 tarihli 2010/828 Esas ve 2012/1778 Karar sayılı ilamı ile 71 ada 26 parselde kayıtlı zemin kat 1 No’lu bağımsız bölümün satış suretiyle ortaklığının giderilmesine karar verildiğini, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine 13.02.2013 tarihinde kesinleştiğini ancak yargılama devam ederken tapu kayıt maliki olan …’in yargılamadan haberdar edilmediğini, davada taraf kılınmadan davanın kabulüne karar verilerek dava konusu taşınmazın satıldığını belirterek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı … Varlık Yönetim A.Ş. vekili, alacaklı Anadolubank tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davasında müvekkilinin alacağı temlik aldığını, davacının talebinin yargılamanın yenilenmesi şartları taşımadığını, 3 aylık yasal süreyi geçirdikten sonra eldeki davayı açtığını, ihale sürecinde davacının ortaklığın giderilmesi davasından haberdar olduğunu belirterek talebin reddini savunmuştur.
Mahkemece, “davacı vekilinin yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne, 18.09.2012 tarihli 2010/828 Esas, 2012/1778 Karar sayılı ortaklığın satış suretiyle giderilmesine dair hükmün iptaline” karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … Varlık Yönetim A.Ş. vekili ve dava dışı … temyiz etmişlerdir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Yargılamanın İadesi Sebepleri” başlıklı 375. maddesi uyarınca;
(1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra … yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması, (Ek ibare: 7145 S.K. m.19; R.G: 25.7.2018) “veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi”
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Ortaklığın giderilmesine karar verilen taşınmazda 18.10.2010 tarihinde paydaş olan Hüseyin oğlu …’e usulüne uygun husumet yöneltilmeden …’in yokluğunda karar verilmiş olması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 375. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen yargılamanın iadesi sebeplerinden biri değildir. Ancak yargılamanın iadesi istenen ortaklığın giderilmesi davasında usulüne uygun taraf teşkili sağlanmamış, karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Bu nedenle maddi hukuk yönünden kesinleşmiş bir karar bulunmadığından istemin yargılamanın iadesi olarak değil, … 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.09.2012 tarihli 2020/828 Esas ve 2012/1778 Karar sayılı ilamına yönelik temyiz istemi olarak kabulü ile 28.03.2013 tarihli kesinleştirme şerhi kaldırılarak işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Mahkemece tapu kayıt maliki Hüseyin oğlu …’e usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilerek ortaklığın giderilmesi davasında taraf olması sağlanmalı ve savunması alınıp delilleri toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde eksik taraf teşkili ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne ait 18.09.2012 tarihli 2010/828 Esas ve 2012/1778 Karar sayılı hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle …, davalı … Varlık Yönetim A.Ş vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.09.2012 tarihli 2010/828 Esas ve 2012/1778 Karar sayılı ilamına ilişkin kesinleştirme şerhi kaldırılarak hükmün BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 03.02.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir