
ÖZET:
- 197 adet faturadan toplam 12.272,00 TL değerindeki 8 adet faturanın takip talebine konu edilmediği, bu nedenle sunulan faturalardan 189 adedinin değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği, buna göre toplam 71.354,60 TL değerindeki 39 adet açık fatura bedelinin ödendiğinin davalı tarafça, toplam 222.204,62 TL değerindeki 150 adet kapalı fatura bedelinin ödenmediğinin davacı tarafça mevcut delillerle ispatlanması gerektiği halde ispatlanamadığı, davacı tarafın kapalı fatura ve davalı tarafın ise açık fatura bedelleri hususunda yemin delilinden yararlanıp yararlanmayacağının sorulması üzerine, davacı tarafın yemin delilinden yararlanacağını belirttiği, davalı tarafın herhangi bir beyanda bulunmadığı, davalı …’ın mahkeme huzuruna çağırılarak, takibe konu edilen toplam 222.204,62 TL değerindeki kapalı fatura bedellerinin ödenip ödenmediği konusunda HMK 333. maddesinde belirtilen şekilde yemin eda ettirildiği, davalı tarafın takip talebinde ve ödeme emrinde belirtilen faturalardan, kapalı fatura şeklinde düzenlenen toplam 222.204,62 TL değerindeki fatura bedellerini ödediğini ispatladığı, toplam 71.354,60 TL değerindeki açık fatura bedellerinin ödendiğinin ise ispatlanamadığı, davacı tarafın takip talebinde bulunmasında kötü niyetle davrandığı hususunun da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının iptaline, takibin 71.354,60 TL üzerinden devamına, iptal edilen alacağın %20’si oranında hesap edilen 14.270,92 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalı tarafın haksız icra tazminatına yönelik taleplerinin ise şartlar gerçekleşmediğinden reddine…
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
2019/3829 E. , 2020/2266 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13/03/2018 tarih ve 2016/1017 E- 2018/135 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 04/07/2019 tarih ve 2018/1321 E- 2019/756 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle
dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının Konya Şeker Fabrikası A.Ş’nin şeker taşıma ihalesini aldığını ve bu çerçevede aralarında müvekkilinin de bulunduğu onlarca firmaya taşıma işini yaptırdığını, yapılan …sonucu davalının müvekkili şirkete olan borcunu ödememesi üzerine davalı aleyhinde faturaya dayalı olarak icra takibi başlattıklarını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhinde %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili adına 20.09.2011 ve 31.01.2015 tarihleri arasında nakliye işi yaptığını, davaya konu icra takibinde ise 04.01.2012 ve 05.08.2015 tarihleri arasında müvekkili adına düzenlediği 200’ü aşkın faturadan dolayı alacak iddiasında bulunduğunu, davacının davada haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin icra takibine konu faturaların bir kısmını elden, bir kısmını da davacıya ait …Bankası hesabına havale yolu ile ödediğini, davacı tarafından da icra takibine ve davaya konu edilen faturaların, altları imza edilmek sureti ile kapalı olarak düzenlendiğini, müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, kapalı faturanın, fatura bedelinin ödendiğine karine teşkil ettiğini belirterek, müvekkili aleyhinde açılan davanın reddine, davaya konu alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, 197 adet faturadan toplam 12.272,00 TL değerindeki 8 adet faturanın takip talebine konu edilmediği, bu nedenle sunulan faturalardan 189 adedinin değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği, buna göre toplam 71.354,60 TL değerindeki 39 adet açık fatura bedelinin ödendiğinin davalı tarafça, toplam 222.204,62 TL değerindeki 150 adet kapalı fatura bedelinin ödenmediğinin davacı tarafça mevcut delillerle ispatlanması gerektiği halde ispatlanamadığı, davacı tarafın kapalı fatura ve davalı tarafın ise açık fatura bedelleri hususunda yemin delilinden yararlanıp yararlanmayacağının sorulması üzerine, davacı tarafın yemin delilinden yararlanacağını belirttiği, davalı tarafın herhangi bir beyanda bulunmadığı, davalı …’ın mahkeme huzuruna çağırılarak, takibe konu edilen toplam 222.204,62 TL değerindeki kapalı fatura bedellerinin ödenip ödenmediği konusunda HMK 333. maddesinde belirtilen şekilde yemin eda ettirildiği, davalı tarafın takip talebinde ve ödeme emrinde belirtilen faturalardan, kapalı fatura şeklinde düzenlenen toplam 222.204,62 TL değerindeki fatura bedellerini ödediğini ispatladığı, toplam 71.354,60 TL değerindeki açık fatura bedellerinin ödendiğinin ise ispatlanamadığı, davacı tarafın takip talebinde bulunmasında kötü niyetle davrandığı hususunun da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının iptaline, takibin 71.354,60 TL üzerinden devamına, iptal edilen alacağın %20’si oranında hesap edilen 14.270,92 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, davalı tarafın haksız icra tazminatına yönelik taleplerinin ise şartlar gerçekleşmediğinden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.655,69 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 02/03/2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı”,
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,
1/e maddesinde de “yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen “istinaf başvurusunun esastan reddi” kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen “esas hakkında” karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki “esastan” ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası’nın 73/3 maddesindeki “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına” ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın e çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

- Mahpusların haberleşme hürriyeti
- AİHM; tutuklunun mektuplarının taranarak UYAP’a kaydedilmesi Özel ve Aile Hayatı’nın ihlalidir.
- Anayasa Mahkemesi: Ceza infaz kurumlarının fiziki ve tıbbi imkânlarının sağlık durumuna uygun olmamasına dayalı şikâyetler kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmektedir
- Anayasa Mahkemesi’nden hükümlü ve tutukluları yakından ilgilendiren ihlal kararı
- İşçi genel tatilde çalışmaya zorlanamaz. Genel tatilde çalışmaya zorlanan işçi iş akdini haklı nedenle feshedebilir.