Kiralanan müşterek mülkiyete tabi ise, her paydaş kendi payı oranında kira parasının tespitini isteyebilir.

ÖZET;

✏️ Kira bedelinin uyarlanması davasını, kira sözleşmesini yapan taraflar açabileceği gibi, o taşınmazın maliki veya paydaşlarından her biri de açabilir. 
✏️ Kiralanan, iştirak halinde mülkiyete konu ise, tüm mirasçıların birlikte dava açmaları veya açılan davaya katılmaları yahut izin belgesi vermeleri ya da miras şirketine mümessil tayini ile mümkündür.

✏️ Kiralanan müşterek mülkiyete tabi ise, her paydaş kendi payı oranında kira parasının tespitini isteyebilir.

✏️ Olayımıza gelince; Davacı taraf 1995 yılına ait yazılı kira sözleşmesinin vergi dairesinden celbini istemiş ancak kayıtlarda böyle bir kira sözleşmesinin olmadığı anlaşılmıştır. Davalı taraf ise 01.02.2004 tarihli yazılı kira sözleşmesinin varlığından bahsetmiştir. Taşınmazın tapu kaydının incelenmesinden davacı S.. D..’ nin murisi Z.. T..’ nin 91/108 hissede elbirliği halinde malik olduğu, dosyada mevcut Kadıköy 5. Noterliği’ nin 24.09.2012 tarihli veraset belgesi uyarınca murisin mirasçısı olarak R.. T.., S.. D.. ve M.. T..’ nin bulunduğu anlaşılmaktadır. Mirasçılardan R.. T.. davaya muvafakat etmiş ise de M.. T.. davaya katılmamıştır. Mahkemece yukarıda anlatılan esaslar ışığında öncelikle davalının beyan ettiği yazılı kira sözleşmesinin ilgilisinden temini, muris Z.. T..terekesine temsilci atanması ve davanın tereke temsilcisi huzurunda görülerek sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

Karar İçeriği

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi

2014/4896 E.  ,  2014/14577 K.


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/01/2014
NUMARASI : 2012/1160-2014/52

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kira bedelinin uyarlanması davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira bedelinin uyarlanması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının davaya konu kiralananı uzun yıllardır kullandığını, halen tüm paydaşlara ödediği kira bedelinin aylık 2.500 TL olduğunu, 1995 tarihinde yapıldığı bilinen kira sözleşmesinin vergi dairesinden celbi ile kira bedelinin aylık 14.000 TL olarak uyarlanmasını talep etmiştir. Davalı vekili kira sözleşmesinin 01.02.2004 tarihinde Z.. T.., H.. T.., N.. D.. ve H.. İ.. tarafından kiraya veren sıfatıyla imzalandığını, talebin haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece Z.. T.. dışında başkaca mirasçılar olduğu, davacının Z.. T..’ nin tüm mirasçılarının davaya katılımını sağlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kira bedelinin uyarlanması davasını, kira sözleşmesini yapan taraflar açabileceği gibi, o taşınmazın maliki veya paydaşlarından her biri de açabilir. Kiralanan, iştirak halinde mülkiyete konu ise, tüm mirasçıların birlikte dava açmaları veya açılan davaya katılmaları yahut izin belgesi vermeleri ya da miras şirketine mümessil tayini ile mümkündür. Kiralanan müşterek mülkiyete tabi ise, her paydaş kendi payı oranında kira parasının tespitini isteyebilir.
Olayımıza gelince; Davacı taraf 1995 yılına ait yazılı kira sözleşmesinin vergi dairesinden celbini istemiş ancak kayıtlarda böyle bir kira sözleşmesinin olmadığı anlaşılmıştır. Davalı taraf ise 01.02.2004 tarihli yazılı kira sözleşmesinin varlığından bahsetmiştir. Taşınmazın tapu kaydının incelenmesinden davacı S.. D..’ nin murisi Z.. T..’ nin 91/108 hissede elbirliği halinde malik olduğu, dosyada mevcut Kadıköy 5. Noterliği’ nin 24.09.2012 tarihli veraset belgesi uyarınca murisin mirasçısı olarak R.. T.., S.. D.. ve M.. T..’ nin bulunduğu anlaşılmaktadır. Mirasçılardan R.. T.. davaya muvafakat etmiş ise de M.. T.. davaya katılmamıştır. Mahkemece yukarıda anlatılan esaslar ışığında öncelikle davalının beyan ettiği yazılı kira sözleşmesinin ilgilisinden temini, muris Z.. T..terekesine temsilci atanması ve davanın tereke temsilcisi huzurunda görülerek sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün 

Editör http://sanalhukuk.org

Güncel ve Güvenilir Hukuki Bilgi

Daha Fazla

+ There are no comments

Add yours