CMK’nın 331/1. maddesi uyarınca, adli tatilde yapılan tebligat geçerli olup, tatilde süre işlemeyeceği için süre, adli tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzar.

➡️ Adli Tatilde Görülen Dava ve İşler-HMH 103. Madde

➡️ Anlaşmalı boşanma davası adli tatilde görülebilir mi?

➡️ İcra Hukuk Mahkemesinde açılan davalar adli tatilde de görülebildiğinden temyiz süresi adli tatil içinde işlemeye devam eder.

➡️ İşverenin açtığı alacak davasının HMK’nun 103. maddesinde sayılan adli tatilde görülecek dava ve işlerden olmadığı…

➡️ Adli tatil süresi içerisinde yapılan tebliğ geçerli olup, tebliğin adli tatilde yapılması halinde süreler işlemez ve temyiz süresi adli tatilin bittiği günden itibaren başlar.

  • ÖZET;
  • ➡️ 5271 sayılı CMK’nın 331/1. maddesi uyarınca, adli tatil süresinin 20 Temmuz – 31 Ağustos tarihleri arasında olduğu, adli tatilde görülemeyen davalarla ilgili hükümlerin, adli tatile rastlayan dönemde tebliği geçerli olup, tatilde süre işlemeyeceği için ve süre, adli tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzayacağından, sanığın yüzüne karşı verilen hükme karşı temyiz süresinin son günü olan 20/07/2016 tarihinde adli tatilin başladığı anlaşıldığından , sanığın 21/07/2016 tarihli temyiz başvurusunun süresinde olduğu…

Karar İçeriği

Yargıtay 12. Ceza Dairesi         

2019/11463 E.  ,  2021/7780 K.


“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç :Taksirle yaralama
Hüküm : TCK’nın 89/1, 89/2-b, 62/1, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
5271 sayılı CMK’nın 331/1. maddesi uyarınca, adli tatil süresinin 20 Temmuz – 31 Ağustos tarihleri arasında olduğu, adli tatilde görülemeyen davalarla ilgili hükümlerin, adli tatile rastlayan dönemde tebliği geçerli olup, tatilde süre işlemeyeceği için ve süre, adli tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzayacağından, sanığın yüzüne karşı verilen hükme karşı temyiz süresinin son günü olan 20/07/2016 tarihinde adli tatilin başladığı anlaşıldığından , sanığın 21/07/2016 tarihli temyiz başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 89. maddesinin 1-2-3. fıkralarında düzenlenen ”taksirle yaralama” suçuna ilişkin olduğu, taksirle bir kişinin yaralanmasına sebebiyet verilmesi halinde gerçekleşecek olan taksirle yaralama suçu için TCK’nın 89. maddesinin 1. fıkrasında temel ceza miktarının ”üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK’nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ”Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ”Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ”01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas-2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile ”…kovuşturma evresine geçilmiş…, …hükme bağlanmış…” ibarelerinin, aynı bentte yer alan ”…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ”mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ”Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA; 09/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar 

Editör http://sanalhukuk.org

Güncel ve Güvenilir Hukuki Bilgi

Daha Fazla

+ There are no comments

Add yours