Anasayfa » HMK » Husumet ehliyeti, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kamu düzenine ilişkin olduğundan her zaman şikayet yolu ile ileri sürülebilir. İcra mahkemesince bu husus kendiliğinden (re’sen) gözetmelidir.
Husumet ehliyeti, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kamu düzenine ilişkin olduğundan her zaman şikayet yolu ile ileri sürülebilir. İcra mahkemesince bu husus kendiliğinden (re’sen) gözetmelidir.
Husumet ehliyeti, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kamu düzenine ilişkin olduğundan her zaman şikayet yolu ile ileri sürülebilir. İcra mahkemesince bu husus kendiliğinden (re’sen) gözetmelidir.
Husumet ehliyeti, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre kamu düzenine ilişkin olduğundan her zaman şikayet yolu ile ileri sürülebilir. İcra mahkemesince bu husus kendiliğinden (re’sen) gözetmelidir.
Dava İ.İ.K’nın 269. maddesi gereğince haciz ve tahliye istemli başlatılan icra takibine yapılan itirazın kaldırılması ve tahliye talebine ilişkin olup davalı şirket ile … Papaker, …, … ve …’in arasında; … İli, Merkez İlçesi, …. Civarı Mevkiinde kain tapuda pafta 147, ada 1387, parsel 14 olan taşınmaz ile ilgili olarak, 27/11/1998 tarihli yazılı kira sözleşmesi yapılmıştır.
Alacaklı … vekili tarafından … İcra Müdürlüğü’nün 2018/3338 Esas takip sayılı dosyası ile, borçlu … ve Tic. Ltd. Şti. adına … aleyhine kira alacağına istinaden adi kiraya ve hasılat kiralarına ait haciz ve tahliye istemli icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Kira alacağı sözleşmeden kaynaklanan bir alacak ilişkisi olup kiracı, kiraya verene karşı edimini yerine getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle kural olarak kira alacağını talep hakkı kiraya verene aittir. Ancak kiraya veren dışında, malikte mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman kira alacağının tahsilini isteyebilir.
Türk Borçlar Kanun’unun 315.maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedenine dayalı tahliye davasının kural olarak kiraya veren tarafından açılması gerekir. Ancak önceden kira bedellerinin kendisine ödenmesini ihtar etmesi koşuluyla kiraya veren olmayan malik de temerrüt nedenine dayanarak tahliye talebinde bulunabilir. Kiralanan paylı mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerekir. Kiraya verenler birden fazla ise aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarnameyi birlikte göndermeleri veya icra takibini birlikte yapmaları ve yine davayı da birlikte açmaları zorunludur. Dava hakkına ilişkin bu husus Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun 114/d maddesi gereğince dava şartlarından olup aynı Kanun’un 115. maddesi gereğince mahkemece dava şartlarının olup olmadığı, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
Kiraya Verenin Birden Fazla Olması – Zorunlu Dava Arkadaşlığı
ÖZET;
Kira alacağı sözleşmeden kaynaklanan bir alacak ilişkisi olup kiracı, kiraya verene karşı edimini yerine getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle kural olarak kira alacağını talep hakkı kiraya verene aittir. Ancak kiraya veren dışında, malikte mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman kira alacağının tahsilini isteyebilir.
Türk Borçlar Kanun’unun 315.maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedenine dayalı tahliye davasının kural olarak kiraya veren tarafından açılması gerekir. Ancak önceden kira bedellerinin kendisine ödenmesini ihtar etmesi koşuluyla kiraya veren olmayan malik de temerrüt nedenine dayanarak tahliye talebinde bulunabilir. Kiralanan paylı mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm ortakların davaya katılmaları gerekir. Kiraya verenler birden fazla ise aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarnameyi birlikte göndermeleri veya icra takibini birlikte yapmaları ve yine davayı da birlikte açmaları zorunludur. Dava hakkına ilişkin bu husus Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun 114/d maddesi gereğince dava şartlarından olup aynı Kanun’un 115. maddesi gereğince mahkemece dava şartlarının olup olmadığı, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
Dosyadaki mevcut bilgi ve belgelerden davaya konu kiralanan taşınmazın tapu kayıtlarının bulunmadığı, malik olanların belirlenemediği, yine, davacıların sıfatı ile takip başlatan alacaklının kiralanan taşınmaz ile bağının tespitine dair bir belge olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının başlatmış olduğu haciz ve tahliye istemli icra takibinde davalı-borçlu sair itirazları ile birlikte takibi başlatanın sıfatına da itiraz etmiştir. Tarafların taraf ve dava ehliyetine ilişkin durum resen yargılamanın her aşamasında değerlendirilmesi gereken bir husus olup, takip başlatan alacaklı ile davalı borçlu şirket arasında kira akdinin olduğuna ilişkin İİK’nın 68. maddesi anlamında bir kira sözleşmesi de ibraz edilmemiştir. Mahkemece öncelikle bu noktada, takip başlatan alacaklının takip ehliyetinin tespiti dolayısıyla da, davalının husumete ilişkin itirazlarının resen değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu doğrultuda kira sözleşmesinde, birden fazla kiraya verenin olduğu ve aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, kiraya verenlerin ölümü halinde de, mirasçıların birlikte talep etmesi ile tahliye kararı verilebileceğinin gözönünde bulundurulması gerekmektedir.