Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
2019/3816 E. , 2020/4023 K.
ÖZET :
- Davaya konu 13/09/2017 tarihli haczin de aynı adreste yapılmış olması nedeniyle haciz işleminin İİK’nin 96-97. maddelerinde yer alan prosedüre göre yapılması gerekirken, aynı yasanın 99. maddesinde yer alan prosedüre göre yapılması yerinde olmadığı
- İİK’nın 96/1. maddesi uyarınca istihkak iddiasının mülkiyet, rehin vb. haklardan birisine dayanılarak ileri sürülmesi gerekir. Gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında “mülkiyet ve rehin hakları” sözcüklerinin sınırlandırıcı anlam taşımadığı, ayrıca sınırlı ayni haklara, tapuya şerh verilmiş kişisel haklara, hapis hakkına, mülkiyeti muhafaza sözleşmesine, intifa hakkına dayanarak da istihkak davası açılabileceği kabul edilmektedir.
- Kural olarak kiracının istihkak iddiasında bulunma hakkı yoktur. Diğer bir deyişle borç ilişkisinden kaynaklanan şahsi haklar sözleşmenin tarafı olmayan kişilere karşı ileri sürülemez. Dolayısıyla üçüncü kişi tarafından ileri sürülen geçerli bir istihkak iddiası yoktur.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Şikayet
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Serik İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Serik İcra Hukuk Mahkemesinin 29.01.2018 tarihli ve 2017/262 Esas, 2018/29 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı üçüncü kişi …A.Ş. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez üçüncü kişi vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Alacaklı vekili, 13.09.2017 tarihinde yapılan hacizde üçüncü kişi …. vekili mahcuzların dava dışı … Turizm A.Ş.den kiralandığını beyan ederek alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak istihkak iddiasında bulunduğunu, haciz işleminin İİK’nin 99. maddesinde yer alan prosedüre göre yapılmasının doğru olmadığını, haciz işleminin İİK’nin 96-97. maddelerine göre yapılmış sayılmasını talep ve dava etmiştir.
Üçüncü kişi vekili, şikayet nedenlerinin yerinde olmadığını beyan ederek, reddini talep etmiştir.
Mahkemece, üçüncü kişinin istihkak iddiasının kiracılık hakkına dayalı olduğu, ayni hakka dayanmadığı, bu nedenle İcra Müdürlüğü işleminin usul ve yasaya aykırı olduğu, dolayısıyla şikayetin kabulü ile haczin İİK 96. madde uyarınca yapılmış sayılmasına, alacaklı vekilinin muhafaza talebinin reddine dair işlemin iptaline karar verilmiş, üçüncü kişi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 08.03.2019 tarihli 2018/2090 Esas, 2019/553 Karar sayılı kararı ile haciz adresinin ödeme emri tebliğ adresi olması ve 07/04/2017 tarihli haciz sırasında borçlu yetkilisinin hazır olması, davaya konu 13/09/2017 tarihli haczin de aynı adreste yapılmış olması nedeniyle haciz işleminin İİK’nin 96-97. maddelerinde yer alan prosedüre göre yapılması gerekirken, aynı yasanın 99. maddesinde yer alan prosedüre göre yapılması yerinde olmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm üçüncü kişi vekili tarafından bu kez temyiz edilmiştir.
Talep, alacaklının haczin İİK’nın 96.-97. maddesine göre yapılması talebine ilişkin şikayet başvurusudur.
1.Üçüncü kişi vekili haciz esnasında alınan beyanında ve cevap dilekçesinde taşınmazı … … A.Ş.’den kiraladıklarını, mahcuzların da taşınmazın eklentisi olup, dava dışı Fibabank A.Ş.ye rehinli olduğunu beyan ederek, kiracılık sıfatına dayalı olarak istihkak iddiasında bulunmuştur.
İİK’nın 96/1. maddesi uyarınca istihkak iddiasının mülkiyet, rehin vb. haklardan birisine dayanılarak ileri sürülmesi gerekir. Gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında “mülkiyet ve rehin hakları” sözcüklerinin sınırlandırıcı anlam taşımadığı, ayrıca sınırlı ayni haklara, tapuya şerh verilmiş kişisel haklara, hapis hakkına, mülkiyeti muhafaza sözleşmesine, intifa hakkına dayanarak da istihkak davası açılabileceği kabul edilmektedir.
Ancak somut olayda, üçüncü kişi yalnızca kiracılık sıfatına dayanmıştır. Kural olarak kiracının istihkak iddiasında bulunma hakkı yoktur. Diğer bir deyişle borç ilişkisinden kaynaklanan şahsi haklar sözleşmenin tarafı olmayan kişilere karşı ileri sürülemez. Dolayısıyla üçüncü kişi tarafından ileri sürülen geçerli bir istihkak iddiası yoktur.
O halde şikayet talebinde bulunmasında hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı HMK’nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre üçüncü kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle üçüncü kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.