Çok Okunanlar
Anasayfa » CEZA HUKUKU » BASİT YARGILAMA USULÜ UYGULANAN DOSYALARDA SONUÇ CEZA DÖRTTE BİR ORANINDA İNDİRİLİR.

BASİT YARGILAMA USULÜ UYGULANAN DOSYALARDA SONUÇ CEZA DÖRTTE BİR ORANINDA İNDİRİLİR.

ÖZET :

  • Her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan TCK’nin 7. ve CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Karar İçeriği

Yargıtay Ceza Dairesi

2019/17452 E. , 2020/12281 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
KATILANLAR : …, … …, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
SUÇLAR : Kasten yaralama, kötü muamele, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, beraat

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Suç tarihinde 15 yaşından küçük olan mağdurlar vekilinin 06.11.2015 tarihli oturumda sanıklardan şikayetçi olduğunu ve kamu davasına katılmak istediğini beyan etmesi karşısında, mahkemece katılma hususunda bir karar verilmemiş ise de yaşı küçük mağdurlar vekilinin süresinde temyiz dilekçesi verip hükümleri temyiz ederek katılma iradesini gösterdiği anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK’nin 260/1. ve 237/2. maddeleri uyarınca hükümleri temyize hakkı bulunduğundan, mağdurlar …, … ve…’nın katılan olarak kabulüne ve yine 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un 20/2. maddesi uyarınca, sanıklar hakkında kasten yaralama, kötü muamele ve aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçlarından açılan kamu davasına katılma ve hükmü temyiz etme hakkı

 bulunan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yokluğunda verilen hükmün tebliği üzerine, vekilinin temyiz dilekçesiyle sanıklar hakkında verilen beraat kararları ile mahkumiyet hükümlerindeki lehe uygulamaların hatalı olduğunu bildirerek katılma iradesini ortaya koyduğu anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK’nin 237/2. maddesi uyarınca Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kamu davasına katılan olarak kabulüne karar verilerek yapılan incelemede,

1) Sanık … hakkında kötü muamele ve katılanlar Mehmet ve …’yı kasten yaralama suçlarından verilen beraat kararları ile sanık … hakkında kasten yaralama ve kötü muamele suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde:
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre katılanlar … … ve… ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekillerinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2) Sanık … hakkında katılan …’yı kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde:
a) Sanığın üzerine atılı 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçunun uzlaşmaya tabi olması karşısında, taraflar arasında 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi, uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılamaya devamla hüküm kurulması lüzumu,
b) Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Basit Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’nun 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “1/1/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’da yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında

indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan TCK’nin 7. ve CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar … … ve… ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekillerinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3) Sanık … hakkında aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde:
a) Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 233/1. maddesi kapsamında yer alan “Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “bir yıla kadar hapis cezasına” ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan TCK’nin 7. ve CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Kabul ve uygulamaya göre;
b) 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesi gereği ek savunma hakkı tanınmadan ve sanığa adli sicil kaydı da okunmadan, iddianamede gösterilmeyen TCK’nin 58. maddesinin uygulanması suretiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Pelissier ve Sassi/Fransa, No: 25444/94, P. 67, Sadak ve diğerleri/Türkiye No: 29900/96, 29901/96, 29902/96, 29903/96, 17.07.2001) kararlarında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine ve CMK’nin 226. maddesine muhalefet edilerek sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
c) Güncel adli sicil kaydına göre tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının, TCK’nin 50/1-a maddesine istinaden adli para cezasına çevrilmesi ve TCK’nin 58. maddesinin sadece hapis cezasına mahkumiyet halinde uygulanabileceği gözetilmeden, sonuç olarak adli para cezası ile cezalandırılan sanık hakkında, TCK’nin 58, 5275 sayılı Kanun’un 106. ve 108. maddelerine aykırı olarak, mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılanlar … … ve… ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekillerinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir