Çok Okunanlar
Anasayfa » BOŞANMA HUKUKU » Eşin giyimine ve makyajına müdahale etmek boşanma sebebi midir?

Eşin giyimine ve makyajına müdahale etmek boşanma sebebi midir?

  • ÖZET:
  • Eşine evden tek başına çıkmaması için baskı uygulayan eşinin giyimine ve makyajına müdahale eden, eşine ortak konuta dönmemesini söyleyen erkek birlik görevlerini ihmal eden kadına göre ağır kusurlu olup kadın az kusurludur.
  • Erkeğin eşine evden tek başına çıkmaması için baskı uyguladığı, eşinin giyimine ve makyajına müdahale ettiği, eşine ortak konuta dönmemesini söylediği; kadının ise birlik görevlerini ihmal ettiği anlaşılmaktadır.
  • Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikle bir geçimsizlik mevcut ve sabittir.
  • Olayların akışı karşısında erkek de dava açmakta haklıdır. Erkeğin boşanma davasının da kabulü gerekirken, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru bulunmamıştır.
  • Erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu anlaşılmakla boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda erkeğin tüm, kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

Karar İçeriği

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi        

 2017/3590 E.  ,  2018/9923 K.


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise; tazminat ve yoksulluk nafakası miktarlarına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Mahkemece, davacı-karşı davalı erkek tam kusurlu bulunarak erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne hükmedilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı-karşı davalı erkeğin eşine evden tek başına çıkmaması için baskı uyguladığı, eşinin giyimine ve makyajına müdahale ettiği, eşine ortak konuta dönmemesini söylediği; davalı-karşı davacı kadının ise birlik görevlerini ihmal ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikle bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-karşı davalı erkek de dava açmakta haklıdır. Davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının da kabulü gerekirken, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru bulunmamıştır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle tarafların gerçekleşen ve yukarıda 1. bentte gösterilen kusurlu davranışlarına göre, davacı-karşı davalı erkeğin ağır, davalı-karşı davacı kadının az kusurlu olduğu anlaşılmakla boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 3. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Oğuz’a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 143.50 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Damla’ya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 25.09.2018(Salı)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir