
Aralarında soy bağı kurulmadığı sürece evlilik dışı doğan çocuk yönünden babanın nafaka ile yükümlü tutulabilmesinin mümkün olmadığı…
- ÖZET;
- Evlilik dışı doğan çocuk yönünden babanın nafaka ile yükümlü tutulabilmesi için, çocuk ile babası arasında soy bağının kurulmuş olması zorunlu olup soybağı kurulmadan önceki dönem için nafaka talep edilebileceğine dair Kanun’da açık bir düzenleme mevcut değildir.
- Yine 28.11.1956 gün, 1956/15-15 E-K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince nafaka davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade edeceğinden dava tarihinden önceki dönem için nafaka talep edilemeyeceği açıktır.
- Ayrıca annenin mali haklarına dair asıl dosya üzerinden talebi karşılayacak şekilde hüküm kurulduğu halde mükerrer şekilde birleşen dosya üzerinden bu talep hakkında da hüküm kurulmuş olduğu anlaşılmakla birleşen dosya üzerinden açılan davanın tümden reddine karar verilmesi gerekir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
2019/4655 E. , 2019/10258 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : TMK 304. Madde Kapsamında Maddi Tazminat İstemli
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 12/11/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Av….geldi. Başka gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenip karara bağlanması için 13/11/2019 tarihine bırakılması uygun görüldüğünden dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının evlilik dışı ilişkilerinden …’nın dünyaya geldiğini, babalığın tespiti davası açılması üzerine davalının çocuğu tanıdığını ileri sürerek davacının doğum öncesi ve doğum sonrası yaptığı giderler için 10.000 TL maddi tazminat istemiş, mahkemece taraflar arasında aile birliği bulunmadığı için genel hükümler bakımından asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı temyiz üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesince işin esasının incelenmesi yönünde bozulmuştur. Bozma sonrası davacı vekili toplam taleplerini 48.720,00 TL üzerinden ıslah etmiş, mahkemenin bu miktar üzerinden davanın kabulüne dair kararı Dairemizce, davanın Türk Medeni Kanunu’nun 304. maddesinde düzenlenen ananın mali haklarına yönelik maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, Mahkemece, Türk Medeni Kanunu’nun 304. maddesinde yer alan ananın mali hakları konusunda; taraflardan bütün delillerinin sorulması, davacıdan harcama belgelerinin ibrazının istenmesi, belgelendirilemeyen ancak mutad olan diğer giderler hakkında zabıta araştırması yaptırılması, davacının doğum yaptığı hastaneden harcamaya ilişkin getirtilen belgenin de dikkate alınarak Yargıtay denetimine elverişli ehil bilirkişi raporu alınması ile bütün delillerin birlikte değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi ve bozma ilamından sonra ıslah yapılamayacağı, davanın açıldığı tarihte talep edilenin 10.000,00-TL olduğu gözetilerek bu miktar üzerinden değerlendirme yapılması gerekirken ıslahla artırılan miktar değerlendirilerek karar verilmesi gerekçeleri ile bozulmasından sonra davacı vekili birleşen dosya üzerinden doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim ile gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler için 2.433,49 TL, müşterek çocuğun tanınma tarihine kadar olan bakım, masraf ve giderlerine denk gelen 33.254,79 TL olmak üzere toplam 35.688,28 TL maddi tazminat talepli dava açmış ve mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
1. Asıl dava yönünden;
04.06.1958 tarihli ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak Kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesinde hâkimin, Türk hukukunu resen uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir.
Dairenin bozma ilamında da açıklandığı üzere dava, Türk Medeni Kanunu’nun 304. maddesinde düzenlenen ananın mali haklarına yönelik maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Yargıtayın bozma kararlarına karşı direnme hakkı yasalarımıza göre mahkemeye verilmiş olup, Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra gereklerinin yerine getirilmesi ve bozma ilamında yazılı hususları karşılayacak şekilde araştırma, inceleme yapılması ve hüküm kurulması zorunludur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 304. Maddesinde ananın mali haklarının kapsamı tahdidi olarak sayılmış olup buna göre; ananın, babalık davasıyla birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından doğum, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim ile gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderlerini isteyebileceği düzenlenmiş olup, davacı vekili de bu maddede gösterilen ananın mali haklarına ilişkin talepte bulunmuştur. Mahkemece davanın, TMK. 174/1-2 maddesi uyarınca maddi – manevi tazminat talebine ilişkin olarak nitelenmesi hatalı bulunarak bozma nedeni yapılmış ve 304. Madde kapsamına göre toplanacak deliller ile alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu alınmıştır. Hükme esas alınan Doç. Dr. İsmail Dölen’in 22.02.2019 havale tarihli raporunda, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim ile gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderlerin, 2008 yılı hesaplamalarına göre 2.433,49 TL, müşterek çocuk için 54,5 aylık sürede davacının 2019 yılı hesaplamalarına göre giderin ise 43.254,79 TL olduğu rapor edilmiştir. Bilirkişi raporunda hesap edilen 43.254,79 TL, TMK’nin 327.maddesi ile devamı maddelerinde düzenlenen müşterek çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli masraflar yani iştirak nafakasına ilişkin olup, çocuğun bakım giderleri TMK’nin 304.maddesinde düzenlenen ananın mali haklarına dair düzenlemenin kapsamı dışında kalmaktadır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davacı …’nin evlilik dışı birliktelikten 20/02/2008 tarihinde … adında bir çocuğu olduğu, davalı … aleyhine babalığın hükmen tespiti ve çocuk için iştirak nafakası talepli olarak 11.07.2012 tarihinde … 4. Aile Mahkemesinin 2012/917 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığı, yargılama devam ederken davalı …’nın çocuk …’yı 19.04.2013 tarihli tanıma senedi ile tanıdığı, mahkemece çocuğun davalı tarafından tanınması sebebi babalık davası konusunda karar verilmesine yer olmadığına çocuk için dava tarihinden geçerli olmak üzere 100,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren ise 150,00 TL iştirak nafakası olarak devamına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre Mahkemece, 22.02.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim ile gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler için hesap edilen 2.433,49 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken bozma ilamı ile sınırları tespit edilen ve taraflar lehine oluşmuş usuli müktesap hakkı ortadan kaldıracak şekilde kabulüne karar verilmesi,
2. Birleşen dava yönünden;
Davacı vekili birleşen dosya üzerinden 28.03.2019 tarihinde açtığı davada, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim ile gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler için 2.433,49 TL, müşterek çocuğun tanınma tarihine kadar olan bakım, masraf ve giderlerine denk gelen 33.254,79 TL olmak üzere toplam 35.688,28 TL maddi tazminat istemiş; mahkemece asıl dava gibi birleşen davanın da kabulüne karar verilmiştir.
Birleşen dosyada asıl dosyada olduğu gibi iki ayrı talep mevcut olup ilki Türk Medeni Kanunu’nun 304. maddesinde düzenlenen ananın mali haklarına yönelik doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim ile gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler ile çocuk …’nın doğum tarihinden babanın tanıma tarihine kadar bakım, masraf ve giderlerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Evlilik dışı doğan çocuk yönünden babanın nafaka ile yükümlü tutulabilmesi için, çocuk ile babası arasında soy bağının kurulmuş olması zorunlu olup soybağı kurulmadan önceki dönem için nafaka talep edilebileceğine dair Kanun’da açık bir düzenleme mevcut değildir. Yine 28.11.1956 gün, 1956/15-15 E-K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince nafaka davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade edeceğinden dava tarihinden önceki dönem için nafaka talep edilemeyeceği açıktır. Ayrıca annenin mali haklarına dair asıl dosya üzerinden talebi karşılayacak şekilde hüküm kurulduğu halde mükerrer şekilde birleşen dosya üzerinden bu talep hakkında da hüküm kurulmuş olduğu anlaşılmakla birleşen dosya üzerinden açılan davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kabulü,
SONUÇ: Davalı vekilinin yazılı temyiz itirazlarının yukarıda gösterilen nedenlerle kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri uyarınca 2.037,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine
taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.