Noter işlemi sırasında kullanılan ve sahteliği iddia edilen kimliğin aslının temin edilemediği bu nedenle iğfal kabiliyetinin bulunduğu ve nedensellik bağının kesildiğini ispat külfeti noterdedir.

  • ÖZET :
  • Sahte nüfus cüzdanı esas alınarak araç satış sözleşmesinin düzenlendiği, noter işlemi sırasında kullanılan ve sahteliği iddia edilen kimliğin aslının temin edilemediği bu nedenle iğfal kabiliyetinin (aldatma yeteneğinin ) bulunduğu ve nedensellik bağının kesildiğini ispat külfeti davalı noterde bulunmakta olup; bu hususta delil sunumadığına göre,
  • Noterlik Kanunu’nun 162.maddesine dayalı olarak meydana gelen zarardan davalı noterin kusursuz olarak sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, uyuşmazlık; davacının da oluşan zararda müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 44. ( TBK. m. 52) maddesine göre; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.Yazılı madde hükmüne göre; bölüşük ( müterafik) kusur indirimi yapılabilmesi için davacının zarar gören sıfatıyla zarara razı olması, doğmasına, artmasına etkili olması yada davalının durumunu ağırlaştırması gerekmektedir.
  • Somut uyuşmazlıkta, davacı; noterdeki resmi işlem ile çalıntı olduğu sonradan anlaşılan aracı bedel ödeyerek satın aldığını, bu işlemden sonra ruhsat aslı ile araç üzerindeki şase nosunu kontrol ettiğini, numaraların birbirini tutmadığını görmesi üzerine işlem yaptığı noterliğe giderek polise haber verdiğini ifade etmiştir.
  • Davacının bu beyanından yaptığı basit bir kontrol ile haksız fiile maruz kaldığını hemen satış sonrasında bizzat anlayabildiği ortaya çıkmaktadır. Bu haliyle; oto alım-satım işi ile iştigal eden davacının, satıcı ve araç hakkında yeterli araştırma yapmaması ve satışa esas olan belgeler ile satıma konu aracın şase numarasını satış işlemi öncesinde incelememesi, noterde satış işlemi yapılmadan önce kendisinden beklenen özeni gösterip olaya uygun bir araştırma yapmaması -bu tür kontrolleri mesleği gereği rutin olarak yapması gereken- davacının bölüşük ( müterafik ) kusurunun varlığını göstermektedir.
  • O halde mahkemece; davacının bölüşük ( müterafik) kusurunun varlığı kabul edilerek, yukarıda anılan madde hükmü uyarınca, davalı noterin sorumlu olduğu tazminat miktarından uygun bir indirim yapılması gerekir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi        

 2018/7487 E.  ,  2019/19 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içerisinde aleyhine hüküm kurulan davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; … ili … ilçesinde galericilik yaptığını, bir süre önce … da tanıştığı … isimli bir şahıstan araç satın almak üzere anlaştıklarını, araç sahibi olarak bildiği şahıslar ile Notere giderek satış işlemlerini yapıp ödemeyi yaptığını, aracın kendisine verilen ruhsatla araç üzerindeki seri numarasını karşılaştırdığında tekrar notere giderek polis çağırdığını, aracın çalıntı olduğunu, araç üzerindeki plakanın başka bir araca ait olduğunu öğrendiğini, araca emniyetçe el konularak aracın yediemin olarak araç sahibine teslim edildiğini, kendisine satışı yapılan … plaka sayılı aracın ruhsatı ve araç sahibinin kimliği notere ibraz edilerek satış işlemlerinin tamamlandığını, aracın ruhsatının sahte olmadığının tespit edildiğini, aracın ruhsat sahibinin nüfus cüzdanının suretinin alınması gerekirken alınmadığını, noterin burada görev ihmali olduğunu, davalı …’in diğer şahıslarla işbirliği içinde hareket ederek kendisini dolandırdığını ileri sürerek, 17.750,00 TL zararın davalılardan müteselsilen tazminine karar verilmesini istemiştir.Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece; davalıların dava konusu olayda herhangi bir kusurları bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 12.02.2014 gün, 2014/242 E., 2014/2040 K. sayılı ilamı ile ” Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi ile,…mahkemece, davalı noterlik tarafından düzenlenen satış sözleşmesi aslı ve satıcı … adına düzenlenmiş sahte kimlik belgesi üzerinde konusunda uzman bilirkişi
aracılığı ile inceleme yapılarak, sözkonusu satıcı adına düzenlenmiş sahte kimlik belgesinin iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı, davalı noterin sahte belgeyi anlamasının mümkün olup olmadığı ve davalı noter yönünden, üçüncü kişinin (haksız fiil faili) kusurlu eylemi ile davalı noterin kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıracak şekilde illiyet bağının kesilip kesilmediği hususlarında yeterli ve Yargıtay denetimine uygun bilirkişi raporu aldırılarak, sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme-araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı ” belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; kusursuz sorumlu olan illiyet bağının kesilmesinde ispat yükü üzerinde olan davalı noterce illiyet bağının kesildiğine ilişkin delil sunulamadığı gerekçesiyle, davalı … yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı … tarafından temyiz edilmiştir.Dava; Noterlik Kanununun 162.maddesine dayalı noterin sorumluluğuna ilişkin tazminat davasıdır.1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı …’ın aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Davada, sahte nüfus cüzdanı esas alınarak araç satış sözleşmesinin düzenlendiği,noter işlemi sırasında kullanılan ve sahteliği iddia edilen kimliğin aslının temin edilemediği bu nedenle iğfal kabiliyetinin (aldatma yeteneğinin ) bulunduğu ve nedensellik bağının kesildiğini ispat külfeti davalı noterde bulunmakta olup; bu hususta delil sunumadığına göre, Noterlik Kanunu’nun 162.maddesine dayalı olarak meydana gelen zarardan davalı noterin kusursuz olarak sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, uyuşmazlık; davacının da oluşan zararda müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 44. ( TBK. m. 52) maddesine göre; “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.Yazılı madde hükmüne göre; bölüşük ( müterafik) kusur indirimi yapılabilmesi için davacının zarar gören sıfatıyla zarara razı olması, doğmasına, artmasına etkili olması yada davalının durumunu ağırlaştırması gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta, davacı; noterdeki resmi işlem ile çalıntı olduğu sonradan anlaşılan aracı bedel ödeyerek satın aldığını, bu işlemden sonra ruhsat aslı ile araç üzerindeki şase nosunu kontrol ettiğini, numaraların birbirini tutmadığını görmesi üzerine işlem yaptığı noterliğe giderek polise haber verdiğini ifade etmiştir. Davacının bu beyanından yaptığı basit bir kontrol ile haksız fiile maruz kaldığını hemen satış sonrasında bizzat anlayabildiği ortaya çıkmaktadır. Bu haliyle; oto alım-satım işi ile iştigal eden davacının, satıcı ve araç hakkında yeterli araştırma yapmaması ve satışa esas olan belgeler ile satıma konu aracın şase numarasını satış işlemi öncesinde incelememesi, noterde satış işlemi yapılmadan önce kendisinden beklenen özeni gösterip olaya uygun bir araştırma yapmaması -bu tür kontrolleri mesleği gereği rutin olarak yapması gereken- davacının bölüşük ( müterafik ) kusurunun varlığını göstermektedir. O halde mahkemece; davacının bölüşük ( müterafik) kusurunun varlığı kabul edilerek, yukarıda anılan madde hükmü uyarınca, davalı noterin sorumlu olduğu tazminat miktarından uygun bir indirim yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın tümden kabulü yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davalı …’ın sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı … yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı …’a iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/01/2019 gününde oy bilirliğiyle karar verildi.

Editör http://sanalhukuk.org

Güncel ve Güvenilir Hukuki Bilgi

Daha Fazla

+ There are no comments

Add yours