Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erdiğinden boşanma davasından sonra edinilen mallar mal paylaşımına dahil edilmezler.
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir. (TMK 225/son), Tasfiyeye konu edilen araç boşanma davasının açıldığı tarihden sonra davalı eş adına satın alınmıştır. Edinme tarihi itibariyle mal rejimi sona ermiştir.
- ÖZET :
- Mal rejiminin devamı süresince bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır. (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m)
- Somut uyuşmazlık incelendiğinde, taraflar, 07.12.1995 tarihinde evlenmiş; 18.01.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 11.02.2013 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir. (TMK 225/son), Tasfiyeye konu edilen araç ise mal rejimi sona erdikten sonraki bir tarih olan 22.06.2010 tarihinde davalı eş adına satın alınmıştır. Edinme tarihi itibariyle mal rejimi sona ermiştir.
- Mahkemece, talebin Aile Hukuku’ndan kaynaklanan uyuşmazlık olarak nitelendirilip kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Talep, genel hükümlere dayalı olarak alacak niteliğinde olup mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bulunmadığından, anılan istek bakımından 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesi görevli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.nun m.118-395) kaynaklanmadığından görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Mahkemece, dava dilekçesinin bu istekle ilgili olarak görev yönünden reddine, görevli ve yetkili genel mahkemeye gönderilmesine (tefrik edilerek yeni esas ile) karar verilmesi gerekir
- İLGİLİ ;
➡️ Anlaşmalı boşanma protokolünde “Tarafların birbirlerinden başkaca maddi ve manevi tazminat talepleri bulunmamaktadır.” şeklindeki ifade boşanmanın fer’i niteliğindeki alacaklar için geçerli olup sonradan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı talepte bulunulmasına engel midir? (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/8-335E, 2022/850K, 07.06.2022T)
➡️ Mal Rejiminin Tasfiyesi ile Katılım ve Değer Artış Payı Davası Dilekçe Örneği
➡️ Mal Rejimi Dava Dilekçesi Örneği-1-(TMK 219. madde- Kişisel malların gelirleri)
➡️ Mal rejiminin tasfiyesi Davası Dilekçe Örneği
➡️ Yasal Mal Rejimi-Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Nedir?
➡️ Evlilik birliğinin kurulmasından boşanma dava tarihine kadarki eşin şirketteki hissesine düşen geliri edinilmiş mal grubuna dahildir. Hukuk Genel Kurulu 2020/458 E. , 2021/889 K….
➡️ Evlilik birliğinin kurulmasından boşanma dava tarihine kadarki eşin şirketteki hissesine düşen geliri edinilmiş mal grubuna dahildir. Hukuk Genel Kurulu 2020/458 E. , 2021/889 K….
➡️ Değer artış payı alacağı nedir?Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/8450 E. , 2019/1633 K.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi
2015/7527 E. , 2017/366 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı … vekili, boşanma dava dilekçesi ile birlikte fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak evlilik birliği içinde edinilen ve davalı adına kayıtlanan bir adet araç ile taşınmazın paylaşımını talep etmiştir. Tefrik edilen mal rejimine yönelik bu talepleri yönünden 16.12.2014 tarihli dilekçe ile 28.281,77 TL üzerinden dava harcı tamamlayarak araç ve taşınmazdan taraflarına düşecek payın parasal değerini talep ettiklerini açıklamıştır.
Davalı … vekili, davacının ev hanımı olduğunu ve malvarlığının edinilmesinde hiçbir katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 28.281,77 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekilinin araca yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mal rejiminin devamı süresince bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerleri esas alınır. (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m)
Somut uyuşmazlık incelendiğinde, taraflar, 07.12.1995 tarihinde evlenmiş; 18.01.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 11.02.2013 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir. (TMK 225/son), Tasfiyeye konu edilen araç ise mal rejimi sona erdikten sonraki bir tarih olan 22.06.2010 tarihinde davalı eş adına satın alınmıştır. Edinme tarihi itibariyle mal rejimi sona ermiştir.
Mahkemece, talebin Aile Hukuku’ndan kaynaklanan uyuşmazlık olarak nitelendirilip kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Talep, genel hükümlere dayalı olarak alacak niteliğinde olup mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bulunmadığından, anılan istek bakımından 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca Aile Mahkemesi görevli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.nun m.118-395) kaynaklanmadığından görev hususunun kamu düzenine ilişkin olup mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Mahkemece, dava dilekçesinin bu istekle ilgili olarak görev yönünden reddine, görevli ve yetkili genel mahkemeye gönderilmesine (tefrik edilerek yeni esas ile) karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.