Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.

Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.

İLGİLİ;

➡️ Manevi tazminat miktarının belirlenmesi usulü;

➡️ Manevi Tazminat Talebinin Artırılması-Manevi Tazminatın Bölünmezliği İlkesi

➡️ Manevi tazminata ilişkin mahkeme ilamının icraya konulması için kesinleşmesine gerek yoktur.

  • ÖZET;
  • TBK’nın 56. maddesi gereğince vücut bütünlüğü zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır.
  • 15. Türk Borçlar Kanunu’nun 56. (Borçlar Kanunu’nun 47.) maddesi hükmüne göre takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar 22.06.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
  • 16. Hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.
  • 17. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.
  • 18. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü Kanun’un takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği TMK’nın 4. maddesinde belirtilmiştir.
  • 19. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. 
  • 20. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
  • 21. O hâlde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
  • 22. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; davalıların davacılara yönelik gerçekleştirdiği fiillerin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralama niteliğinde olduğu hususunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
  • 23. Ancak olay tarihi, olayın gelişim biçimi, davacıların yaralanma derecesi ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu kanaatine varılmıştır.
  • 24. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekir

Hukuk Genel Kurulu         

2017/3185 E.  ,  2021/1760 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacılar İstemi:
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkilli …’ın Çiftlik Milli Eğitim Müdürlüğünde yazı işleri müdürü, diğer müvekkili …’in ise …’in annesi olduğunu, müvekkili …’in davalı … ile on sekiz yaşında iken nişanlandığını, nişanlılık sürecinde aralarında bazı sorunlar yaşandığını, olay günü davalıların müvekkillerinin evine gelip yaşanan tartışmalar sonucunda müvekkillerini darp ettiklerini, Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda davalıların kasten yaralama suçundan ceza aldıklarını, müvekkillerinin bütün komşularına ve etraflarına karşı küçük düştüğünü, davacı …’in genç yaşta güven duygusunu kaybettiğini ileri sürerek müvekkili … için 30.000TL, … için ise 10.000TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabı:
5. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı … ile müvekkili …’in nişanlı olmaları sebebi ile yapılan aile ziyaretinde davacı tarafça istenmeyen olayların yaşanmasına sebebiyet verildiğini, bu olayların yaşanmasında davacıların kusurlu olduğunu, samimi olarak gidilen ev ziyaretinde yaka paça dışarı atıldıklarını ve olay nedeniyle ceza aldıklarını, müvekkillerinin davacılara saldırmadığını, istenilen manevi tazminat miktarlarının da fazla olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.05.2015 tarihli ve 2013/1024 E., 2015/161 K. sayılı kararı ile; Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/15 E., 2013/457 K. sayılı dosya içeriğine göre davalıların davacılara yönelik kasten yaralama, konut dokunulmazlığını ihlâl ve mala zarar verme suçlarını işledikleri ve bu eylemleri nedeniyle ceza aldıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı … … için 8.000TL, davacı … için ise 11.000TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 19.09.2016 tarihli ve 2015/11710 E., 2016/8845 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, kasten yaralamadan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
…Borçlar Kanunu’nun 47. (TBK/56) maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olayda; olayın oluş şekli, olay tarihi, davacıların yaralanma derecesi tarafların ekonomik ve sosyal durumu ile yukarıdaki ilkeler dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarı fazla olmuştur, daha alt düzeyde tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.’’ gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.03.2017 tarihli ve 2016/312 E., 2017/78 K. sayılı kararı ile önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı ve daha az miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE
12. Dava, bedensel bütünlüğün zedelenmesinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
13. Dava konusu olayın gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47.) maddesinde;
“Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”
Hükmü yer almaktadır.
14. Görüldüğü üzere TBK’nın 56. maddesi gereğince vücut bütünlüğü zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır.
15. Türk Borçlar Kanunu’nun 56. (Borçlar Kanunu’nun 47.) maddesi hükmüne göre takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar 22.06.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
16. Hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.
17. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.
18. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü Kanun’un takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği TMK’nın 4. maddesinde belirtilmiştir.
19. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. 
20. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
21. O hâlde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; davalıların davacılara yönelik gerçekleştirdiği fiillerin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralama niteliğinde olduğu hususunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
23. Ancak olay tarihi, olayın gelişim biçimi, davacıların yaralanma derecesi ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu kanaatine varılmıştır.
24. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
25. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3. maddeye göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesinin III/1. bendine göre karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.12.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

Editör http://sanalhukuk.org

Güncel ve Güvenilir Hukuki Bilgi

Daha Fazla

+ There are no comments

Add yours