Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu şikayete tabi suçlardan olup şikayet süresi 6 aydır.

  • ÖZET:
  • TCK’nın 139/1. madde ve fıkrası uyarınca şikayete tabi olan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamındaki eylemler açısından mağdurun aynı Kanun’un 73/1. madde ve fıkrasında öngörülen 6 aylık sürede şikayetçi olup olmadığı belirlendikten sonra, iddianamede eylemlerin tarif edildiği de nazara alınıp, CMK’nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınarak, sanığın sübut bulan eylemlerinde, TCK’nın 243/1. madde ve fıkrasındaki bilişim sistemine girme, aynı Kanun’un 244/2. madde ve fıkrasındaki sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ile TCK’nın 132/1 ve 132/2. madde ve fıkralarındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarının yasal unsurlarının oluşup oluşmadığı, oluştuğunun kabulü halinde ise TCK’nın 43/1. madde ve fıkrasındaki zincirleme suç koşullarının bulunup bulunmadığı tartışılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekir.

Karar İçeriği

Yargıtay 12. Ceza Dairesi         

2020/1053 E.  ,  2021/1105 K.


“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme,
haberleşmenin gizliliğini ihlal
Hükümler: CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince ayrı ayrı beraat

Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ve haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.05.2013 tarihli, 2013/11-87-245 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, vekalet ücreti kişisel hakka ilişkin olup, kişisel hakka ilişkin kanuna aykırılıkların Yargıtay tarafından bozma konusu yapılabilmesi için, hükmün karşı hak sahibi tarafından temyiz edilmiş olması gerekir. Bu sebeple, hakkında beraat kararı verilen ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına, hazine aleyhine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, temyiz edenin sıfatına göre, bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bir adliyede mübaşir olarak görev yapan sanık …’in, aynı adliyede zabit katibi olarak görev yapan mağdur … ile 22.04.2012 tarihinde evlendikten bir süre sonra, mağdurun sadakatinden kuşkulanıp, aldatıldığını düşünerek, mağdura ait “dreams… ve emel… gmail.com” isimli iki ayrı elektronik posta hesabına izinsizce giriş yapıp, güvenlik bilgilerini değiştirerek, kullanımındaki GSM hattına yönlendirdiği ve mağdurun girişini engellediği bu hesaplarda yer alan ve mağdurla aynı birimde çalışan … isimli başka bir zabıt katibinin gönderdikleri de dahil beyanına göre yaklaşık 60.000 adet ve 20 klasör civarında olup, açık unutulan bilgisayardan kısa sürede alınması hayatın olağan akışına aykırı olan mağdura ait elektronik iletileri ele geçirip, 13.06.2014 tarihinde açtığı boşanma davasına delil olarak sunmadığı mağdura ait elektronik iletilerin 23.06.2014 tarihinde çıktıları alınan ve 14.03.2014-24.05.2014 tarihlerini kapsayan örneklerini, 27.06.2014 tarihli anlaşmalı boşanma kararının kesinleştiği 02.07.2014 tarihinden sonra, mağdur ile … isimli şahıs hakkında disiplin soruşturması başlatılması için şikayetçi sıfatıyla imzaladığı 10.07.2014 tarihli dilekçesinin ekinde ve 1 klasör içinde Adalet Komisyonu Başkanlığına verdiği; ayrıca, tanıklar … ve …’nin anlatımlarına yansıdığı üzere, mahkemenin duruşma salonunda muhafaza ettiği klasörlerde yer alan mağdura ait elektronik iletileri mesai arkadaşlarına gösterip, okuyarak, onlara, mağdurun kendisini aldatmasından dolayı boşandıklarını açıkladığı iddialarına dayalı olarak, sanık hakkında TCK’nın 244/2. madde ve fıkrasındaki sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ile aynı Kanunun 132/2. madde ve fıkrasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarından kamu davaları açıldığı olayda;
Sanık, mağdurla aynı konutta yaşarken, onunla ortak kullandıkları bilgisayarın açık unutulması sonucunda mağdura ait “dreams… gmail.com” isimli elektronik posta hesabındaki elektronik iletileri görüp, çıktılarını aldığını, söz konusu elektronik iletileri yalnızca yetkili mercilere sunup, mağdurun arkadaşlarına ifşa etmediğini savunmuş ise de, sanık tarafından 13.06.2014 tarihinde boşanma davası açılması, Adalet Komisyonu Başkanlığına sunulan elektronik iletilere ilişkin çıktıların üzerinde ise 02.06.2014 tarihinin yanı sıra 23.06.2014 ve 30.06.2014 tarihlerinin yazılı olması; ayrıca, soruşturma evresinde ifadeleri alınan tanıklar … ve …’ün, taraflar boşandıktan sonra sanığın mağdura ait elektronik iletileri kendilerine gösterip, bazılarının içeriğini okuduğuna dair mağdurun iddialarını doğrular nitelikteki anlatımları karşısında,
Maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmesi amacıyla; sanığa, yaklaşık 60.000 adet ve 20 klasör civarında olduğunu ifade ettiği mağdura ait elektronik iletilerin ve elektronik iletileri ele geçirdiğini ifade ettiği bilgisayarın kendisinde olup olmadığı ve bunları dosyaya sunup sunamayacağı ile Adalet Komisyonu Başkanlığına verdiği 10.07.2014 tarihli dilekçesinde yer alan; “… Son aylarda eski eşimin tutum ve davranışlarındaki değişikliklerden şüphelenerek yaptığım araştırma sonucunda ekte sunmuş olduğum klasörde mevcut delillerden de anlaşılacağı gibi eski eşimin beni aldattığı ve karşı tarafında … zabıt katibi … … olduğu tarafımca tespit edilmiştir.” ibarelerindeki “yaptığım araştırma” sözleri ile neyi kastettiği sorulup, sanığın, Adalet Komisyonu Başkanlığına ve dava dosyasına sunduğu tüm elektronik iletileri hangi tarihte ve ne kadar sürede nasıl kaydettiğine, ele geçirdiği elektronik iletileri nerede muhafaza ettiğine dair ayrıntılı savunmasının ve soruşturma evresinde ifadeleri alınan tanıklar … ile …’ün beyanlarının alınması, konuyla ilgili sanıkla mağdur hakkındaki disiplin soruşturmalarına ilişkin dosyalar ile taraflar arasındaki Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/143 esasına kayıtlı dava dosyası incelenip, mevcut olayla ilgili delil niteliği bulunan belge örneklerinin dosyaya konulması, gerektiğinde teknik yeterliliği ve uzmanlığı olan ilgili kolluk birimlerine de inceleme yaptırılarak, iddianamede belirtilen mağdura ait elektronik posta hesaplarına onun rızası dışında ve şifreleri kullanılarak giriş yapılıp yapılmadığı, giriş yapıldı ise hangi tarihlerde giriş yapıldığı, söz konusu hesaplara veri yerleştirilip yerleştirilmediği, hesaplardaki verilerin değiştirilip değiştirilmediği, mağdurun hesaplarına erişiminin engellenip engellenmediği, Adalet Komisyonu Başkanlığına sunulan elektronik iletilerin; sanık tarafından 02.06.2014, 23.06.2014, 30.06.2014 tarihlerinde ve doğrudan mağdura ait hesaplara girilerek mi yoksa sanığın mağdurla aynı konutta yaşadığı esnada ele geçirip, dijital materyallere aktardığı elektronik iletilerin 02.06.2014, 23.06.2014, 30.06.2014 tarihlerinde çıktıları alınarak mı elde edildiği hususlarını teknik verilerle destekleyecek biçimde bilişim uzmanı üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınması, iddia ve savunmanın doğruluk derecesi açıklığa kavuşturulduktan ve TCK’nın 139/1. madde ve fıkrası uyarınca şikayete tabi olan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamındaki eylemler açısından mağdurun aynı Kanun’un 73/1. madde ve fıkrasında öngörülen 6 aylık sürede şikayetçi olup olmadığı belirlendikten sonra, iddianamede eylemlerin tarif edildiği de nazara alınıp, CMK’nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı tanınarak, sanığın sübut bulan eylemlerinde, TCK’nın 243/1. madde ve fıkrasındaki bilişim sistemine girme, aynı Kanun’un 244/2. madde ve fıkrasındaki sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ile TCK’nın 132/1 ve 132/2. madde ve fıkralarındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarının yasal unsurlarının oluşup oluşmadığı, oluştuğunun kabulü halinde ise TCK’nın 43/1. madde ve fıkrasındaki zincirleme suç koşullarının bulunup bulunmadığı tartışılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yerel mahkemece; “… boşanma sonrası gelişen olaylar neticesinde sanık tarafından konuşmalar içerisinde suç unsurlarının varlığını göz önünde bulundurarak gerekli yasal işlemlerin yapılmak üzere, adli ve idari yargı yoluna başvuruluğunda söz konusu maillerin de delil olarak sunulduğu ve bu davalar neticesinde tarafların aynı iş yerinde çalışmalarından dolayı olayın ifşa olmasının da kaçınılmaz olduğu ve sanık tarafından özel yaşamın gizliliğini ihlal eden ve bu suçun unsuru sayılan ifşa etmek kastı ile hareket ettiğine dair suçun unsurlarını taşıyan bir kusurunun olmadığı gibi suç kastının da olmadığı… sanığın sisteme giriş yapmış olduğunun kesin ve net olmadığı, şifre kırarak sisteme girdiği yönünde sadece soyut iddialar olduğu, böyle bir durum söz konusu olsa bile sanığın evlilik birliğini sarsan yazışmaları tespit etmesi neticesinde bu eylemi gerçekleştirmiş olmasının kişinin aile birliğini koruma ve savunma hakkının atılı suçta korunan haktan üstün tutulması gerektiği, tüm bunların yanı sıra şifre kırma işleminin yapıldığının kesin ve net olmadığı, ayrıca resmi nikahlı eş olmaları da göz önünde bulundurulduğunda aralarındaki beşeri hukuk nedeniyle şifre paylaşmış olabilecekleri bu durumun da hayatın olağan akışına uygun düştüğü de dikkate alındığında sanığın eyleminin suçun unsurlarını oluşturmadığı ve suç kastı ile yapılan bir işlemin olmadığı…” biçimimdeki yetersiz gerekçelere ve eksik incelemeye dayalı olarak sanık hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlal ve sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçlarından beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 03.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Editör http://sanalhukuk.org

Güncel ve Güvenilir Hukuki Bilgi

Daha Fazla

+ There are no comments

Add yours