Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlı olup mirasçılar arasındaki devirlerin adi yazılı olarak yapılması yeterlidir.

  • ÖZET;
  • İddianın ileri sürülüş şekli, davaya dayanak olarak sunulan sözleşmenin içeriğinde yer alan açıklamalara göre dava, miras payının devri sözleşmesine dayalı TMK’nın 677. maddesi ve 713/2 ölüm nedenine dayalı açılan pay iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
  • Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır (TMK.m.677/1). Mirasçılar arasındaki devirler için söz konusu olan bu yazılı şeklin adi yazılı olarak yapılması yeterlidir.
  • 17.12.1981 tarihli “Hibe Senedi” başlıklı belgenin düzenlendiği esnada dava konusu taşınmaz iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olup, dava konusu taşınmazda, kayıt malikinin mirasçıları olduğu anlaşılan taraflar arasında yapılan ve miras payının devrine ilişkin bulunan dayanak sözleşme TMK’nın 677. maddesi hükmü uyarınca kural olarak geçerli ve sonuç doğuran bir sözleşmedir.
  • O halde Mahkemece, davaya konu 17.12.1981 tarihli “Hibe Senedi” başlıklı sözleşmenin TMK’nın 677.maddesi uyarınca miras payı devrine yönelik olarak düzenlendiği, sözleşmenin düzenleme tarihi itibarı ile ölmüş olan … ( ölüm tarihi 15.06.1976)’nın terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu ve yazılı olmak koşulu ile elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi taşınmazlar üzerindeki miras payının devri mümkün bulunduğu göz önünde bulundurularak, davanın belirlenen hukuki niteliği, iddia ve savunma çerçevesinde toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Karar İçeriği

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi        

 2015/22219 E.  ,  2018/11456 K.


“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil


Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, davacılar ile murisleri …’nın …. Kasabası 1876, 1877, 1860, 484, 485, 486, 924, 927, 1145 parsel numaralı taşınmazlarda kayden paydaş olduklarını, … (…)’un davacıların babası öldükten sonra … ile evlendiğini, dava konusu taşınmazlarda hissedar olan …’nın 15/06/1976 tarihinde öldüğünü, …’nın mirasçısı olan eşi …’nın da 01/03/1982 tarihinde vefat ettiğini, davacıların yukarıda belirtilen taşınmazları 1968 yılından beri nizasız ve fasılasız bir şekilde kullandıklarını, …’nın 17/12/1981 tarihli hibe senedi ile …’dan kendisine düşen tüm hisseyi davacılara bağışladığını, öncelikle … ilçesi, Yuva Kasabası 1876, 1877, 1860, 484, 485, 486, 924, 927, 1145 parsel sayılı taşınmazlarda, …’dan …’ya intikal eden hisselerin, TMK 677/1. fıkrasına istinaden tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tesciline, taleplerinin kabul edilmemesi halinde TMK 713/2 maddesine istinaden anılan parsellerdeki tapu kayıtlarının hukuki kıymetini yitirmiş olması nedeni ile …’dan …’ya ve mirasçılarına düşen hisselerin iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili, taraf sıfatı olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalıların murisi … tarafından miras payından feragata ilişkin belgenin noterde düzenlenmediği, TMK 713/2 maddesi bakımından da her ne kadar … 20 yıldan fazla bir zaman önce ölmüş ise de, mirasçılarının belli olduğu gerekçesiyle, davanın davalı hazine yönünden husumet yokluğundan, diğer davalılar yönünden ise esastan reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapasımı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacılar vekilinin davasına dayanak olarak sunduğu 17.12.1981 tarihli, davalılar murisi …’nın imzaladığı ‘‘Hibe Senedi’’ başlıkla belgede ‘‘…eşim …’dan tarafıma düşecek bütün malların tamamını …’nın eski kocasından olma aynı köyde ikamet etmekte bulunan … ile …’a bağışlıyorum.’’ ifadelerinin yer aldığı, dava konusu edilen parsellerin tapu kayıtlarının incelenmesinde; … (Tuluk) payının 12.09.1970 tarihinde kadastro tespiti sonucu tescil edildiği ve halen mirasçıları adına intikal görmeyip … (Tuluk) adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekli, davaya dayanak olarak sunulan sözleşmenin içeriğinde yer alan açıklamalara göre dava, miras payının devri sözleşmesine dayalı TMK’nın 677. maddesi ve 713/2 ölüm nedenine dayalı açılan pay iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır (TMK.m.677/1). Mirasçılar arasındaki devirler için söz konusu olan bu yazılı şeklin adi yazılı olarak yapılması yeterlidir. 17.12.1981 tarihli “Hibe Senedi” başlıklı belgenin düzenlendiği esnada dava konusu taşınmaz iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olup, dava konusu taşınmazda, kayıt malikinin mirasçıları olduğu anlaşılan taraflar arasında yapılan ve miras payının devrine ilişkin bulunan dayanak sözleşme TMK’nın 677. maddesi hükmü uyarınca kural olarak geçerli ve sonuç doğuran bir sözleşmedir.
O halde Mahkemece, davaya konu 17.12.1981 tarihli “Hibe Senedi” başlıklı sözleşmenin TMK’nın 677.maddesi uyarınca miras payı devrine yönelik olarak düzenlendiği, sözleşmenin düzenleme tarihi itibarı ile ölmüş olan … ( ölüm tarihi 15.06.1976)’nın terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu ve yazılı olmak koşulu ile elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi taşınmazlar üzerindeki miras payının devri mümkün bulunduğu göz önünde bulundurularak, davanın belirlenen hukuki niteliği, iddia ve savunma çerçevesinde toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 24.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Editör http://sanalhukuk.org

Güncel ve Güvenilir Hukuki Bilgi

Daha Fazla

+ There are no comments

Add yours