Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmak gerekli midir?

2 min read

Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı  vardır. Ancak boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi gerekir.

BOŞANMA HUKUKU

➡️ Yargıtay Kararları Işığında Boşanma Davasında En Çok Sorulan Sorular ve Cevapları

➡️ Boşanma Davaları Hakkında  10 Popüler Soru ve Cevabı!

  • ÖZET ;
  • Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan yine böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da madem ki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
  • Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
  • Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK.nıd. 166/2).
  • Eşine fiziksel şiddet uygulayan ve bağımsız konut temin etmeyen davacı-karşı davalı erkek boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda tamamen kusurlu olduğu halde, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) taleplerinin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Editör http://sanalhukuk.org

Güncel ve Güvenilir Hukuki Bilgi

Daha Fazla

+ There are no comments

Add yours