Asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı halinde, ikisi aleyhine birlikte arabulucuya başvurulmadığı sürece dava şartının yerine getirildiğinden söz edilemeyeceğinden,davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir.

ÖZET; ✏️ Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı hâlinde, işe iade talebiyle arabulucuya başvuru dava şartının yerine getirilmesi için asıl işveren ile alt işverene karşı birlikte arabulucuya başvurulmasının zorunlu olduğuna, sadece asıl işveren yahut sadece alt işverene karşı arabulucuya başvurulduktan sonra anlaşma olmadığı için işe iade davası [Daha Fazla…]

İşin niteliği gereği işe iadenin ancak davalı işyerinde yerine getirilmesinin mümkün olduğu ve dava dışı işçiye ödenen işe iade tazminatından asıl işverenin yarı oranında sorumlu olduğunun kabulü gerekir.

İş akdinin feshedildiği sırada davalı ile davacı arasında sözleşme bulunduğu, işin niteliği gereği işe iadenin ancak davalı işyerinde yerine getirilmesinin mümkün olduğu ve müteselsil sorumluluğa karar veren mahkeme hükmü nazara alındığında dava dışı işçiye ödenen işe iade tazminatından davalının yarı oranında sorumlu olduğunun kabulü gerekir.

Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri ve eklerinde yüklenici şirketin dava dışı işçinin kıdem tazminatı alacağından sorumlu olduğuna dair hüküm yoksa yüklenicinin kendi sorumlu olduğu döneme ilişkin kıdem tazminatından asıl işveren ve yüklenici müteselsilen sorumludurlar.

4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”

Asıl-alt işverenlik ilişkisi Nedir?

Asıl-alt işverenlik ilişkisi 10.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun/İş Kanunu) “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde düzenlenmiştir.
İş Kanunu 2. madde uyarınca “…Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.”.

İş hukukunda alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olarak kurulması hâlinde müeyyidesi nedir?

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19. maddesi uyarınca, bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır ve borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, [Daha Fazla…]

Alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olarak kurulması hâlinde asıl işverenin alt işverenin işçilerine karşı sorumluluğu.

Alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olarak kurulması hâlinde asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.

Geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmaması halinde işçiye, başlangıçtan itibaren asıl işveren işçisi sayılacağından işyerinde aynı işi yapan ve aynı vasıftaki emsal işçilere ödenen ücret ödenmelidir.

hâlde, davalı işveren ile dava dışı şirketler arasında 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesine göre geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmayıp asıl işveren-alt işveren ilişkisinin yasal unsurlarını taşımadığından ve davacı başlangıçtan itibaren asıl işveren işçisi sayılacağından işyerinde davacı ile aynı işi yapan ve aynı vasıftaki emsal işçilere ödenen ücretlerin tespiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.

İşyeri Devri Nedir ve İsyeri Devrinde İşçi Alacaklarından Kimler Sorumludur?

9 min read

İş yeri devri 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun/İş Kanunu/Kanun) 6. maddesinde;
“İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.
Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.
Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl süre ile sınırlıdır.